20 Nisan 2012 Cuma

...yalnızlığın hepimizin yalnızlığı...


*18 nisan tarihinde  yer verdiğim  " konuşurum" şiiriyle birlikte  kullandığım fotoğraf bana 2007'de çıkarttığım "benim için bak" kitabında bir fotoğrafımı anımsattı... işte o iki fotoğraf...







düşün ki 
zamanın kapısını sen çaldın
düşümde üşüdün içeri sığındın
örtmedin üstünü
kar ve rüzgar düştü suya
yanı başıma
ikisi bir yansıma
ikiz bir yanılsama
öp uyuyan gözlerimi düşüm
bir uzak tarlada eğilirken başaklar
sevinçten yaşarmış gözlerimi öp nedensiz
senin yerine tutuşturan tenimi
güneş ılığı rüzgarın elleri
gülüşün toygarların ötüşü
kokun yerine çam kozalakları
bitmeyen kışta İstanbul'dan gelen
İstanbul'a giden bulutlar...
bataklığın ortasında çiçekler açar
sadece gözle erişilir
taş keser zaman yüreğinde
yaprak bilmez ağaçların
sessizlik kadar sarhoş
yalnızlık kadar kilitli
yalnızlığın
hepimizin yalnızlığı...
*("benim için bak" kitabımdan 2007)


...konuşurum(18 nisan 2012)


kupkurusun şimdi
ölü ve çıplak...

o kadar yaprağın var mıydı bilmem

gölge yapacak...

odunsun artık

bir gecekondunun
sobasında yanacak...
oysa nasılda kıvrıla kıvrıla
büyütmüştün bir zamanlar
güçlü gövdenden dallarını yukarı
köklerini toprağın koynuna doğru...
varsın deli desinler
ölülerle de  konuşulur
kayalıklar çok dinlemiştir ya  beni...
banklar, sandallar, kürekler
ahşap mandallar ve kalemler...
konuşurum...
dinleyen olduktan sonra...konuşur dururum
anlatacak çok şey var!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder