Öğretileri insanlığa huzur getirdiğinde
Buda çekildi cangılların derinliğine
Tek tasası Nirvana'ya ulaşmaktı yalnızca
Kolları göğe uzanmış oturdu meditasyona
Ve hep bu kutsal duruşunu koruyup
Yoğunlaştırarak düşüncelerini sonsuz bir düşte
Issızlığın içinde kendinden geçti
İlahi boşluk onu almadan önce içine...Zaman zayıflattı ve düşkünleştirdi
Kemikleşti çile çeken hareketsiz gövdesi
Sarmaşıklar sardı artık öğle güneşinin bile
Isıtamadığı uyuşmuş bedenine
Ve taşların sertliğini almış gibiydi
Görmekten yoksun gözleri
Mahzun gözkapaklarının altında...
Açlıktan tükenip ölebilirdi
Ama O'nu seven küçük kuşlar
Çiçekli dallarda ötüşen kuşlar
Solgun dudaklarına bırakmaya gelirdi
Nice meyvalar...
Ve çok uzun zamandır yaşıyordu böylece
Saygın Buda, mükemmelce...
İşte binlerce ve binlerce defa daha
Ormanları aklaştıran ay ve yaldıza boyayan güneş
Alnında parıldadılar sırayla...
Hiç değişmeyen bir düşte kaybolmuş Buda'nın
Bir an değişme olmadı erdeminde
Bir gün bir kırlangıç gelip
Yuva yaptığında bile
Hep göğe uzanmış duran
Kuru, granit kadar gri sağ eline...
Hiç bozulmadı"kendinden geçiş" hali
Uçarak dağları ve denizleri aşan
Her kış kuzeyin soğuk iklimlerinden gelip
Düş görenin güvenli avucuna
Sıcak yuvasına hep geri dönen
Bu sadık göçmen tarafından...Zaman akıp göçmen kuşlar gittiğinde
Himalaya'lar karla kaplandığında
Tüm ümitler tükendi
Buda başını çevirip yavaşça
Uzun zamandır dünyevi hiç bir şeyi görmeyen gözleriyle
Baktı boş avucuna...
Gökleri seyre dalan sonsuzlukla kamaşmış gözleri
Kirpikleri yanık, kapakları kanlı gözleri
Birden doldu yakıcı iki damla yaşla...
Boşluğun aşkı, hiçliğin umudu karşısında
Düşüncesi açık
Hayattan hiçbir şey istemeden kaçarken
Bir kırlangıcın ölümüne çocuk gibi ağladı Buda...
L’Hirondelle Du Bouddha. Quand son enseignement eut consolé le monde, Le Bouddha, retiré dans la djongle profonde Et du seul Nirvâna désormais soucieux, S’assit pour méditer, les bras levés aux cieux; Et gardant pour toujours cette sainte attitude, Il vécut dans l’extase et dans la solitude, Concentrant son esprit sur un rêve sans fin Avant d’être absorbé par le Néant divin. Le temps avait rendu tout maigre et tout débile Le corps ossifié de l’ascète immobile; Les lianes grimpaient sur son torse engourdi Que ne réchauffait plus le soleil de midi; Et ses yeux sans regard, dans leurs mornes paupières, Semblaient avoir acquis la dureté des pierres. Il aurait dû mourir, par la faim consumé; Mais les petits oiseaux, dont il était aimé, Les oiseaux qui chantaient dans les branches fleuries, Venaient poser des fruits sur ses lèvres flétries. Et, depuis très longtemps, c’est ainsi que vivait Le Bouddha vénérable, absolument parfait. Donc mille et mille fois, et mille fois encore, La lune qui blanchit et le soleil qui dore Les forêts, sur son front tour à tour avaient lui, Sans que se fût distraite un seul instant en lui Sa pensée, en un songe immuable perdue, Lorsque dans sa main droite, au ciel toujours tendue, Dans sa main sèche et grise ainsi que du granit, Une hirondelle vint, un jour, et fit son nid. L’extase du Bouddha ne parut point troublée Par cette confiante et fidèle exilée Qui, franchissant du vol la montagne et la mer, Des froids climats du Nord revenait, chaque hiver, Et retrouvait toujours son nid chaud et paisible Dans le creux de la main du rêveur impassible. À la fin, cependant, elle ne revint plus. Et, quand les derniers temps furent bien révolus Du retour des oiseaux que l’exil seul protège, Lorsque l’Hymalaya se fut couvert de neige Et lorsque tout espoir fut perdu, le Bouddha Détourna lentement la tête; il regarda Sa main vide; et les yeux du divin solitaire, Qui depuis si longtemps n’avaient rien vu sur terre, Ses yeux tout éblouis d’immensité, ses yeux Éteints et fatigués de contempler les cieux, Ses yeux aux cils brûlés, aux paupières sanglantes. S’emplirent tout à coup de deux larmes brûlantes; Et celui dont l’esprit était resté béant Devant l’amour du vide et l’espoir du néant, Et qui fuyait la vie et ne voulait rien d’elle, Pleura, comme un enfant, la mort d’une hirondelle.François Coppée(1842-1908)
Fotoğraf: Yalova-2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder