8 Nisan 2012 Pazar

"Tren Yolcusu"-1988


Adam  “benim ne zaman nereye gideceğim hiç belli olmaz…aniden karar değiştiririm”dedi...

Dışarıda kar yağıyor, vagonda yanan kalorifer üşümüş ayakları, elleri ısıtıyordu. Banliyö treni hareket ettiğinde vagonda hararetli bir konuşmacı etrafında meraklı bakışları yapışkanlı “sinek kağıdı” misali yakalamış, vagondaki insanların içlerini de ısıtmaya başlamıştı.

-Geçenlerde sırf laf olsun diye cinayet masasına gittim. Komiseri buldum. “Ben bir adam vurdum” dedim. O da bana “olmadı! git üç beş tane daha vur, öyle gel” dedi. Bu nasıl iş! Katil olmam onların da işine geliyor… pekala bir nevi temizlik yaptığımı da düşünmüş olabilirler…

-Şimdi yerden tasarruf için ölüleri diklemesine gömüyorlarmış.4-5’ini birlikte… vallahi mezarcı söyledi!

Adam çevresinden gördüğü ilgiden memnun, gözlerinde sabitlenmiş taze balık bakışı ile nabız yoklamaya devam ediyordu. Yolcuların yüzlerine renk gelmiş olsa da tebessümden öteye geçmeyen gülümsemeleri kendilerini kontrol altında tuttuklarının göstergesiydi.

Kısa bir suskunluktan sonra birden “inanır mısınız beni deli zannediyorlar” dedi ve yeniden sustu. Bir anda kırık bir pencereden rüzgar sızmışçasına vagona soğuk, ciddi bir hava hakim oldu; insanların içleri burkulmuştu.

-Bir ara “pisikiyatrist’e” gittim. Adam bana ne dedi beğenirsiniz? Kulağıma sesler geliyor muymuş… yok efendim gözümün önüne görüntüler geliyor muymuş… sık sık uykum gelir miymiş… adam gelmek fiili ile bozmuş!

“Bak kardeşim” dedim; kulak bu tabi sesler duyacak…sesler gelir de gider de … sana ne? “Peki ne sesleri” demez mi!tam “bişi” söyleyecektim ki “kuş sesleri mi yoksa kız sesleri mi” diye sormaya devam etti! “İkisi de” dedim …bi de odanın rengini sordu. Her halde renk körüymüş zavallı! Ben de güzel güzel anlattım “sarı”yı; aynen “taksi” renginden açık, “muz”dan koyu bir renk… sanki kapalı bir havada bulutların arasından sızan güneşin bir ılıklığı var ama öyle tam güneşli bir havanın sıcaklığı değil hani…

-Ne teşekkür ne başka bir şey! Bir de üstüne üstlük 40 bin liramı aldı eşşoğlueşşek!

-Ben de mi bir muhayenhane açsam diye düşünmedim değil hani…

“Hastahaneye kapağı atmak isteyenler ya biraz alkol yüklenip “alkolik” taklidi yapıyorlar ya da zaten nefret ettikleri aile fertlerinden, komşularından birini temizleyip akıl hastası formunda öyle takılıyorlar işte…de yerler mi?! Gerçekten hastaneye girmek istiyorsan doktora geceleri hiç uyku uyuyamıyorum, yerimde zıp zıp zıplıyorum, ben Kanuni Sultan Süleyman’ım,4.Murat’ım falan diyeceksin. Odanın duvar rengini de sorarlarsa; sarıysa kırmızı diyeceksin. Bak o zaman paşa paşa girersin hastaneye… hem bak dışarıda hava buz…iyi düşün!” diye karşı çaprazındaki adamı dürttü.

Bu sefer vagondaki herkes gülüyordu…

Tren Zeytinburnu istasyonundan hareket ettiğinde bilet kontrolü yapan memur bir iki biletsizi ayıklayarak yavaştan bizim akıllının oturduğu tarafa doğru yönelmişti.

-Eyvah!... şimdi ne yapacağız bakalım?

Memur arkada bıraktığı biletsizlere 2500 tl cezadan bahsediyordu.Tren hareket halindeydi nasıl olsa bir yere gidemezlerdi… birazdan cezayı kesmeye dönecekti.

-Evet… sizin biletiniz!

Bizim akıllı tam bir deli edasıyla ceplerini karıştırmaya koyuldu.

-Daha arıyorum… bulursam haber veririm

Memur “ Bakırköy’de mi ineceksin” diye sordu. “Evet” cevabını alınca bilet milet beklemeden geriye dönüp öteki iki biletsizi Yenimahalle istasyonunda indirdi.

Ben de Bakırköy’de inecektim . Yerimden doğrulup kapıya yöneldiğimde biletçiyi atlatmanın haklı gururuyla “enayi miyim ben bilet alayım!” diye böbürlenerek konuşmaya devam ediyordu.

-...Vapura binerken jeton yerine oradakilere cebimde ne varsa mandalina, elma falan veriyorum. Otobüste de bileti ortadan bölüp iki defa kullanıyorum.

…sonra biri sordu “gerçekten Bakırköy’de mi ineceksin?”

Adam dedi :“benim ne zaman nereye gideceğim hiç belli olmaz… aniden karar değiştiririm”.

Ben Bakırköy istasyonunda indim. Adam vagonun içinden; pencereden dışarı doğru baktı ve inenlere el salladı…

1988-İstanbul

*16-03-2007 "bizimavrupa.com" sitesinde yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder