5 Nisan 2012 Perşembe

Askerde...


Askerlikle ilgili anılar yeri geldiğinde anlatılır...mutlaka bir gün sohbetlere konu olur...yeri ve zamanı mı bilmiyorum ama anlatıp  üzerimdeki bu yükü hafifletmeliyim! Askerde mantığı bir kenara bırakıp şafak sayacaksın derler de "doğan güneş"e daha çok vardı ve her şey o kadar saçma ve gereksiz bir biçimde ilerliyor, zaman bu mecburiyetler içinde bizi de tüketiyordu...
...
Kaçıncı gündü..."Sincan Plastik" ibriklerin ağzı ısıtılarak kapatılmıştı; yani ibrik özelliği yok edilmişti...basit bir nedeni vardı elbet!?...mavi ibriklerin yanında, derecelendirilmiş eflatun ecza kapları duruyordu...Ne de olsa burası Foto-Film Merkeziydi!.. Her tuvalette birer ibrik, birer maşrapa (derecelendirilmiş)...tıkanan, taşan tuvaletler, krem rengi fayanslardan süzülen "meni"damlaları...


Dişi ya da erkek köpek; köpek olsun da...iki kişi sırayla...biri tutar biri yapar...gecenin içinde köpek iniltileri...kaçıncı gündü...palaskayla ağaca asılı köpeğin son çırpınışlarına yetiştim...hızla palaskayı çözdüm...yarı cansız gövdesi bir anda yere düştü... O da oradaydı...bana müdahele edemedi...olduğu yerde donup kalmış ağlıyordu...boğuk ve kısık bir sesle"yarın gidiyorum...yarın gid..". Kolundan tutup çeşmeye kadar götürdüm...yüzünü yıkadık birlikte...devam etti; "yarın dönüyorum...onu benden başka kimse...kimse beceremeyecek...yar etmem...o benim...başka kimse...". Bu kelimelerin çıktığı tükürük ve yaşlarla ıslanmış ağız yumruğumla bir de kana bulandı...yürüdü gitti...köpeği tel örgülerden dışarı çıkardım...






        1996- Balgat
...yıllar sonra hala unutamadığım çok rahatsız edici bir hikaye...ama ne yazık ki gerçek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder