23 Haziran 2015 Salı

...sona yürürken başa sarıyorum!





















sona yürürken
başa sarıyor
söylediklerimi
yineliyorum
bilmiyor
yenileniyor muyum?
havaya
suya
çıldırayazıyorum
esip geçiyorum
hevesim kursağımda
yarım maaşa
her dem
kendimi
kaybedip
kaybedip
bilmiyor
bulabiliyor muyum?
gölgeler
suretlerden
daha güzel
gözler bakmaktan yorgun
görmekten aşikar
senin gibi
nefes alıp veriyorum
kavağa çıkmış balık
söğüdün dalına yuva yapmış
manda
aşağı inecek
eninde sonunda
havada asılı kalan sözler
düşecek satırlara
sona yürürken
başa sarıyor
söylediklerimi
yineliyorum
bilmiyor
yenileniyor muyum?
düşünüyorum
o zaman
...
o zaman varım!


17 Haziran 2015 Çarşamba

uzağa götürüyor yakınlaştıracağına





















sonunu
bilemezken
başını bilemediğim gibi
kendimin
her ölenle
her doğandan
ana
babadan
olandan
ne varsa
eksiliyor;
senden
benden
kararırken
sular
kararırken
gelecek
aşınıyor kayalar
ezelden beri
geceden öte
eksiliyor
senden
benden
verceğine
alıyor
toprak
bereketi
koynuna...
kendini tekrarlıyor
cümleler
düşünceler
ve
rüzgar...
uzağa götürüyor
yakınlaştıracağına
kaosun kucağına...
beni benden alıp
götürüyor
yaşamın sıcağından
ölümün
soğuğuna
milyonlarca kez
etrafında dönmüş
rüzgar dünyanın
milyonlarca asık suratın
milyonlarca kayıp suretin
milyonlarca  çift yorgun adımın
peşinden
uzağa götürüyor
yakınlaştıracağına...




"ses"
















beynimin içinden
sokaktan
70 yıllık evin rabıtalarından
sesler geliyor...
biri öksürüyor
biri bıçaklanıyor
biri ölüyor
tüm gece
köpekler havlıyor
ses=yaşam
...
sessiz film oynamayalı
ne kadar oldu?
bir tepeye çıkıp haykırmayalı...
denize karşı susuyorum
uğuldayan
rüzgara karşı...
yağmurun trampeti
eski çatılarda
incir ağacımın yapraklarında...
güvercinler
kediler
tek kalan sansar...
çölün sessizliği giriyor rüyama
karıncaların sessiz adımları
çamaşır makinesi sıkmaya geçiyor
ev sallanıyor
konteynerleri boşaltılıyor bir bir
metal yankılar
çığlık çığlığa
havayi fişeklerden ürken martılar
ses=yaşam
...
bir çiçek açıyor
gökgürültüsüyle
beynimin içinden
sesler geliyor
sokaktan
yaşamdan
her yandan
sesler...

5 Haziran 2015 Cuma

"O paraiso"

Buradan eve kaç adım?
Kaç basamak var üst geçitte çıkışta ve inişte?
Ne kadar yalnızım?
İstanbul'u ne kadar seviyorum?
Kayıp mıyım?
Kimim?
Ne?

...............................................................
Sessizliği yağmur bozdu!
Ve şemsiye vardı yedekte;
düşünce sağnağında pek işe yaramasa da
gri-siyah sıradan bir şemsiye
tıpkı  ters yüz edilmiş gibi negatif bir filmde
Madredeus çalıyor "O paraiso"
cenneti de
cehennemi de burada yaşıyorum
şarkılar avutur zannederken
hüzünden boğuluyorum...
ne kadar yüksekte uçabilir ki
ıslak bir uçurtma
mazgallardan süzülüp
ulaşabilsem denize
yağmurla...

Sonu bekliyorken var olan her şey
umarsız olamam ki!
hele hele kaybetmeyi
bir kez öğrendikten sonra
o zaman
o zaman değil "şu an"
kıymetini bilebilseydim
en küçük canlının
en eksik parçanın
sahip olduklarımın
yerli yersiz
her düşüncemin
en çok da
alıp verilen
nefesin...
bekle o zaman!
"o zaman" olacak
ne zaman bilemem ama
tüm çıkışların
kilidi olmayacak
tüm yüzlerin gülümseyişleri olacağı gibi....