14 Nisan 2012 Cumartesi

Etlerimiz buz dolabındadır!





















Seksenli yılların sonlarına kadar kasapların camekanında böyle bir yazının asılı olması çok normaldi...o günün şartlarında et dolabın kapağı açılıp gerektiği kadar kesilirdi...sonra soğutuculu  teşhir dolaplarının gelmesiyle herkes istediği etin, istediği kısmından, göstererek almaya başladı...fakat "ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet" kasaplarımız, yağsız tarafından istenen parçayı nasılda oluyor yağlı olarak kesiyorlardı?! Hele hele kıyma olayı başlı başına sorun..."nar" bilmecesinde olduğu gibi; "çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane" misali "kasapta seçtim yağsız eve geldim ciddi yağlı"...makinenin içinde her zaman yağlı parçalar çekilmiş bekler ve sizin yağsız kıymanız içine nüfuz ederek yeniden çekilirler.
Büyük marketlerde et mamulleri sizin için seçilmiş, kesilmiş, çekilmiş, işlenmiş bir biçimde   paketlenmiş olarak  daha hijyenik  ve  sağlıklı gibi görünüyor ama neden lezzetsiz?!. Önemli olan son kullanma tarihi ve yerli besi olması...yine de mahallenin kasabından ilişkileriniz doğrultusunda istediğiniz gramajda güvenerek ve sizin için özel itimam ile hazırlanan etleri satın almak kişinin kendisini özel hissetmesini sağlıyor...lezzet de alıştığınız lezzet ise  bir başka oluyor...yıllardır çok farklı yerlerden aldığım etlerde bir istikrar yakalayamadım ...en sonunda arka mahalledeki çocukluğumun kasabına geri döndüm...ve çocukluğumun tadlarına... kekik kokulu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder