17 Temmuz 2012 Salı

Pişkin ve Bayat (bir ramazan hikayesi)

Pişkinlerinden on tane sarasana...
İnsan mecbur kalmadıkça gerçekte nefsine hakim olamaz sadece öyleymiş gibi görünür!
Ramazanın bir günü iftar saati yaklaştıkça insanlar fırınların önüne yığılmaya başlamıştı. İçerde halen sıcak ve mis gibi raflar dolusu pide olmasına rağmen kimse almıyor; fırından yeni çıkacak “daha pişkin” olanları bekliyordu. Kuyruk arttıkça insanların bekleyişleri daha da sabırsız hale geliyordu. Pidelerin çıkışıyla tezgaha saldıranların taleplerini karşılamak fırın çalışanları için güçleşiyordu. “YEDİ TANE VER” “PİŞKİNLERİNDEN 6 TANE” “ 10 TANE SARSANA”…kimsenin gözü doymuyor; üçer beşer daha da fazla alıyordu. Pidenin kokusu aç “insanları” daha da vahşileştiriyordu. Kan kosusu duyan köpekbalıklarınından pek bir farkları yoktu. Aç kafayla biran önce eve yetişmek isteyen insanların kilitlediği trafikte kavgaları, küfürleri eksilmiyordu...Bu dönemde iyice bencilleşen insanın başkalarının haklarına saygı göstermeyi, paylaşmayı- tamamen olmasa da- unutuğunu düşünüyorum...hele hele marketlerdeki normal zamanların aksine körüklenmiş bir tüketim çılgınlığını, sofralarda ki müsrifliği gördükçe…

O kadar gün aç kaldıktan sonra; yolun kenarında bulduğu bayat pidelere vahşi bir kurt gibi saldırdı. Elinden kimsenin almaması için ganimetini sımsıkı tutuyor, pidenin yarısını ağzına sokmaya çalışıyor, itekliyor, nefessiz kalıyor, bir yırtıcının avının üstüne çullanmış onu parçalara ayırıp yerken çıkardığı seslere benzer hırıltılar çıkarıyordu.
Yedi; çiğnedi, yutkundu…yedi…nefes nefese; boğulurcasına. Ağzını doldurdu, bir deliği tıkarcasına. Bir bütün pideyi kağıt öğütme makinesinin bir evrakı paramparça ettiği gibi…yedi, tüketti. Yutkundu sonra…ama nefes alıp verişi henüz normal ritmine girmemişti.

Sonra bir öğürme ve öksürük krizi… yediğinin çoğunu kustu . Midesine bir şeyler girip tokluk hissi vermişti ki biraz sakinleştikten sonra cebinden “tek dal” bir sigara çıkarıp yaktı. Yemek üstü keyfi yaptı.“İster zengin ol ister fukara her yemekten sonra yak bir sigara”…

Karanlığın içinde Samatya’nın kıyısından karşı kıyıya ve adalara, açıkta demirlemiş kosterlerin ışıklarına baktı. Fotoselli sahil ışıkları bir bir yandı…lambalar ısınıp ışıkların gücü arttı...karanlığın içinde belirginleşmeye başladığını fark edince yerinden doğrulup yine sokakların kuytusuna karıştı...



07-09-2007 tarihinde "bizimavrupa.com"da yayınlanmıştır 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder