Bulutlar, su damlacıkları ve buz kristallerinden oluşan gözle görebildiğimiz; özellikle de seyretmeyi sevdiğimiz kütlelerdir... küçükken saatlerce onları seyre dalar, zamanı unuturdum...boynum ağrır, tutulurdu...büyüdükçe sırt üstü yatıp seyretmeyi keşfettim...gök kubbenin altında yaşayan bizlerin üzerinde o yandan bu yana gider-gelir bulutlar, rüzgar onları şekilden şekle sokar..."Nefes" filminin başında olduğu gibi...yumuşak çizgiler nedense daha çok hayvan figürlerini çağrıştırır; kedi,köpek,koyunlar, balinalar derken bazende tunçtan insan heykellerine, komik suratlara benzerler...sürekli canlı ve değişkendir onlarla manzara...bazen güneşi gölgeler, yağmur, kar yağdırırlar...
Onlar da yaşar,ölür ve yeniden yeniden doğarlar... dağların başına taç olur, vadilerden rüzgarla nehir gibi akarlar...masallarda "küçük beyaz bulut", "yalnız bulut","sevdalı bulut" gibi isimlerle karşımıza çıkarlar...Amerikan Kızılderili isimleri gibi...
Hiç unutmam: Pembe Panter'in bir macerasında ; nereye giderse gitsin kurtulamadığı, sürekli şimşek çaktırıp yağmur yağdıran bir bulutu vardı...onu epey yıpratıp hayattan bezdirmişti...
Gökyüzündeki en alçak bulutlar "Stratus"lardır... Deniz kıyılarında ve vadilerde sıkça gördüğümüz gri bulut katmanları onlardır... "Kümülüs"ler (cumulus) dış çizgileri keskin, birbirinden ayrı ve yoğun bulutlardır. üst bölümleri karnıbahar gibi olur!...kabarık! "Cirrus"ler iyi havanın göstergesi bulutlardır; buz kristallerinin ince beyaz ipliksi şeritler ve parçalar gibi oluşumlarla ipeksi bir parlaklığa sahiptirler...bazen bir bulut olup tüm sıkıntıları yeryüzünde bırakmak isteriz...yine bulut olup uzaklara kolayca gidebilmek...
lades tutuşanların tekerlemesinde yine girer devreye;
-Ladesim lades olsun mu?
-Olsun.
-Yerde ne var?
-Nohut.
-Gökte ne var?
-Bulut.
-Sen bunu (kırk gün kırk gece) unut!...
lades tutuşan kaldı mı bilmem!?..herkes artık bilgisayar ve cep tellerinde, tabletlerinde oyun oynuyor...
lades tutuşan kaldı mı bilmem!?..herkes artık bilgisayar ve cep tellerinde, tabletlerinde oyun oynuyor...
bilgisayar oyunlarında bulutlar yine "şanssız bulut", "kızgın bulut", "garip bulut", "sihirli bulut", "sevimli bulut" olarak karşımıza çıkar.Üzgün bulut; ağlayan, yağmur yağdıran buluttur ...yine Kızılderili ismi gibi yahu!..bulutlu havada, "hava kapalı" deriz...böyle havalar kasvetlendirir insanın içini...çoğunlukla da kış günleri...
(20 aralık 2011 "Farkında olmak" adlı yazımdan...)Her geçen gün biraz daha silikleşen insan yüzlerini bulutlara benzetiyorum; ufacık bir rüzgarla durmadan değişen, tam bir şeye benzetip birilerine göstermek isterken birden dağılan bulutlara… Bulutlar hiçbir yere ait değildir, görüş alanımız içindeki gökyüzüne bile… İçine gökyüzünü de alan bir fotoğraf çek; oraya ve o zamana ait olurlar! O anın içinde dondurulmuş, o çerçevenin içine hapsedilmiş...bulutlar hiçbir göğe ait değildir. Sen bulutlara bakarsın bulutlar sana …Sonra seni bırakıp, unutup giderler orada. Gökyüzü senin için iki gözün açıkken baktığın aralık kadardır; bulutlar içinse kat edilecek daha çok yol vardır!..
Şamanlar, Kızılderililer bulutlara bakarak özel mesajları okuyabiliyorlardı...Eski Yunan’da Delphi’de kahinler, en az 12 asır boyunca tanrılar adına konuşarak, yönetenlere, halka ve filozoflara cinsel hayatlarından devlet işlerine kadar her şey hakkında akıl verirdi... kahinler türlü şeylerden anlamlar çıkarır ve geleceği haber verirlerdi..bunu bulutlara bakarak ta yaparlardı...bulutlara bakarak havanın nasıl olacağı dışında "bilgi alma" konusu bana biraz uzak!
Mitolojide ve efsanelerde de katlara ayrılmış gökler tanrısal "ikametgah"lardır...bulutların içinde, üstünde yaşarlar tanrılar...gök kültünde "gök tanrı" vardır yine...Homeros'ta Tanrılar,her zaman altın bulutlar içinde yere inerler...yine bulutlarla örtülüdür Olimpos ...And Dağları'nın tepelerini örten ormanın üzerindeki bulutların içinde yaşayan Chachapayoslar, "Bulut İnsanlar" olarak anılır...
Tanrıyı gökte, bulutların arasında arayan düşününce; bütün dinlerde söz konusu olan mistisizm ile farklı yollardan aynı yere ulaşır!
Onu Hristiyan haçında aradım,
Fakat orada değildi.
Hindu mabetlerine ve mezarlarına gittim-yoktu.
Mekke’deki Kabe’ye gittim,
Orada bulamadım.
Bilgili bilim adamlarına sordum,
Ama onların anlayışını aşıyordu.
Sonunda, kendi kalbime göz atınca-
Başka bir yer değil,
Onun evi sadece orasıydı.
(Mevlana)
Türk kozmolojisinde yer ejderi ve gök ejderinden söz edilir... Yeraltında ya da derin sularda bulunan yer ejderi bahar dönümünde yerin altından çıkar , pullar ve boynuzları oluşur, gökyüzüne yükselip bulutların arasına karışırmış! yağmur yağmasını sağlar, bereket ile birlikte refah getirirmiş. Kars ve yöresinde de Orta Asya kökenli gök kültünden kaynaklanan buna benzer pek çok söylenceye rastlanır. "Ani Kuyusu'nda Kışlayan Bulut Ejderhası Efsanesi" de bunlardan biridir...
Sonbaharda gerçekleştirmeyi planladığım bir kısa film hazırlığım var: "Bulut üstü, bulut altı"...insanın arayışları,kader, inanç sisteminin işleyişi ve genel olarak "sistem" eleştirisi üzerine bir film...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder