23 Temmuz 2012 Pazartesi

gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım!


                   "Maymun mizaru"-2012-Cüneyt Gök

Haldun Taner, 1964 yılında "Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım" adlı , iki perdelik oyunu yazdığında dünyanın çivisi çoktan çıkmıştı...oyunda iki çocukluk arkadaşı Vicdani( saf, iyi niyetli, dürüst ve uysal bir kişilik) ile Efruz( köşe dönücü, iş bitirici, fırsatçı) karakterleri üzerinden devleti sömürenler ve devlete itaat edenler arasındaki dengesizliği başarıyla anlatmıştı...II. Meşrutiyet'ten 60' ların sonuna uzanan bir zaman diliminde geçen oyundaki karakter ve olaylar günümüzde de geçerliliğini korumakta...(Haldun Taner, daha sonra oyuna 12 Mart dönemini de kapsayacak eklentiler yapmış)...yaşıyor olsa her gün yeniden güncellemek zorunda kalırdı...Gözlerimiz açık ya da kapalı...hepimiz çalışıp "vazifemizi" yapmak zorundayız... zaman zaman "Açık göz", "Uyanık" gibi yakıştırmalara maruz ve bazen "üç maymun"u oynamak zorunda kalsak ta...  Kiminin üzerine "cuk"diye oturur bu elbise.., kimi de asla "uyanık" olmayı başaramaz...yüzüne gözüne bulaştırır...
"Üç maymun"...Japonya-Nikko'da ki ünlü "Toshogu" tapınağında bulunan bir heykel; kötüyü dinleme,(harama)kötüye bakma, pişman olacağın kötü sözler söyleme felsefesini ve  "duyduğunu,gördüğünü ve söylediğini inkar etme" anlamını günümüze taşımış...bu üç maymunun isimleri: Mizaru, Kikazaru ve Iwazaru...Kaynağı  Hindistan olan bu felsefenin, Budist rahipler ile Çin'e ve Japonya'ya yayıldığı zannediliyor...hikayede; Krallığın diğer yamacında  yaşayan "şeytan"la karşılaşanın, onu gören ve duyanın   lanetleneceğine inanılırmış...bu Krallık için de felaket olurmuş...işte Kralın üç danışman maymunu karşılaştıkları; gördükleri ve duydukları halde "görmez, işitmez ve  konuşmazsak, şeytan da bize dokunmaz"ı uygulamışlar... 
Günümüz gençliği kendi aralarında mesajlaşıyor:"şeytana uymak istemiyorum ama düşünce tarzı hoşuma gidiyor"!
Her geçen gün sosyal yaşantımız ve iş hayatımızda artan
yabancılaşma ile hepimiz "üç maymun"u oynuyoruz...bir yandan 
herkes "nalıncı keseri gibi" kendine yontarken diğer yandan
çevresinde olup bitenlere kayıtsız kalıyor...böylesi daha iyi  ve 
uygun bulunuyor!.."görmedim,duymadım; bilmiyorum!"...kimse 
kimsenin işine karışmadan "yuvarlanır gideriz", "bana dokunmayan
yılan bin yıl yaşasın" diyenler;ne kadar az şey, görür, duyar, ve
konuşursa o kadar iyi...başkasından başkasına ne! profesyonel
iş hayatı bunu gerektirir diye düşünenler olacaktır?!!!...Aslında 
tüm hayatımız artık bir deney tahtası haline geldi...sistemli
olarak uyutuluyoruz...hem de "ayakta" ve gözlerimiz "açık"!.. 
Var olmayan, sanal bir dünya içine bizi çekerek hipnotize
ediyorlar bizi...böylelikle daha az ya da hiç sorgulamayan,
düşünmeyen ve itaat eden klonlar haline getiriliyoruz...
kapitalist sistemin içinde satın alıp , tüketmekten başka bir şeyi düşünmeyen insanlar yaratmak ;akılcı düşüncenin, gerçeği araştıran ve gerçeği sorgulayan düşünme biçiminin, "us"un ortadan kaldırılması için ne gerekiyorsa yapıyorlar...gündem aptal salak şeylerle meşgul edilirken düşüncelerimiz daha  kopuk, daha şizofrenik, arkaik, tutarsız hale geliyor, insanlar, ırklar birbirine düşürülüp birbirlerine kırdırılıyor, dünyanın göbeğinde açlık, sefalet, savaşlar yaşanırken gazeteler, tv haberleri "magazin"e boğuluyor...gözleri kapatmalı mı, kapatmamalı mı?!iki ucuda da benzer galiba bu  deyneğin!
Deve kuşu bir tehlike durumunda kafayı kuma gömer mi?!... kendi gözlerimle görmedim ama işittim! Devekuşu böylece etraftaki tehlikenin kendisine zarar veremeyeceğini düşünürmüş o küçük kafasıyla! Başkalarını kandırdığını düşünürken aslında kendini kandırıyor!! Ama belkide bu yöntem işe yarıyordur! Onların alemi içinde tam olarak hayvanlar gibi düşünüp, davranabilseydik  bu davranışı ve sonuçlarını daha iyi kavrardık! Aslında güçlü bacakları ile hızlı koşup oradan uzaklaşabilir ya da tekme de atabilirmiş...sadece kafayı gömüp arazide kendini kamufle etme olayına takılıp kalmamış!..
Kendimizi dünyadan yalıttığımız zamanlar vardır...eve kapanırız...kendimizle baş başa kalmak istediğimiz anlar... çevremizde olup bitenden haberimiz olmadan  başka şeylere kafa yormadan bir işe daha iyi konsantre olabiliriz...AMA BUNU KENDİ İSTEĞİMİZLE YAPARIZ...İSTEDİĞİMİZ ZAMAN!..Başkası benim neyi ne zaman yapıp yapmayacağımı, neyi düşünüp neyi düşünmeyeceğimi söyleyemez...duyularıma müdahele ettirtmem! şükürler olsun "otonom sinir sistemi"m henüz sağlıklı bir biçimde çalışıyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder