11 Temmuz 2012 Çarşamba

"mahalle terzisi"


Mahalle genelde kompakt bir yapıda; kendi içinde kendi ihtiyaçlarını karşılayacak bir yaşam mekanıdır...doğup büyüdüğümüz yerdir çoğu zaman...benim "Yedikule-İmrahor"mahallem gibi...
Kimileri terk etmek zorunda kalır, kimileri arkasına bile bakmadan kaçar mahallesini... Bizde ki gidiş ya da kaçışın başlangıcı biraz farklıydı..."Ekaliyet" gitmek zorunda kaldı utanç kaynağı malum 6-7 eylül olaylarından sonra...diğer gidenler de değişim'e ya "ayak uydurma" ve "köşeyi dönme" adına satıp savıp gittiler...onlara soracak olursanız "batan gemiyi terk ediyorlardı"...


Eski mahallelilerden direnenler parmakla gösterilir!..Köşeyi tutan ahşap ev bakkaldı "Stavro(s)"dan sonra Hasan amca devraldı...rahmetli hiç değiştirmedi dükkanı, yeşil boyalı ahşap tezgah ve rafların dışında kocaman bir kahve değirmeni vardı...dışarıya yeni çekilip kavrulmuş kahve kokuları taşardı...gitgide her gün çekilen kahve haftada bir güne indi; azalan eski müşteriler gibi...yıllar sonra yine yeşil boyalı ahşap kepenklerine Cola reklam astı...onun için bile büyük değişimdi bu!


...kalfadan hallice mütahhitler aralara apartmanları kondurdu...İstanbul'un geneli gibi mahallenin nüfusu da artıp insanlar değişti...her gün de değişiyor...hem insanlar hem de çevre...ne olduğunu anlayamadan...işte onlardan biri kendimi bildim bileli orada görmeye alıştığım eski terzimiz...o da Hasan amca gibi vefat etti sanırım!..dükkan öylece kaldı...camlarda göz yaşı gibi süzülen buğusuyla tezgahı, ütüsü, makası...her şey öylece öksüz kaldı!..kim bilir ne olacak?!


*Not: Stavro'nun yeri de Hasan amcanın ölümünden sonra bir süre kapalı kaldı...şimdi "tesisatçı" oldu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder