30 Mart 2012 Cuma

Şehirde



İlk defa bir çift kargayı “iş üstündeyken” gördüm Ayazağa askeriyenin telörgüleri önünde! Oldukça kaba bir biçimde çiftleşiyorlardı; erkek kedinin dişi kedinin ensesinden ısırdığı gibi gagasıyla ısırıyordu karga da dişisinin ensesini… ve koca gagasıyla çekiyordu tüylerini… “Gaakkk”!..

Dut ağacının yeni yeşermiş cılız yaprakları altında çiftleşiyordu serçeler;kendi cüsselerine yakışır… “ciikkk”!..

Şehrin kenarında köşesinde bir doğa parçası bulan, uyuyordu kendi “doğa”sına anlaşılan!

Kara sağan(apus apus)lar yani ebabil kuşları, ve yusufçuklar uçuş sırasında çiftleşiyorlardı sağımda, solumda, etrafımı saran, beni içine alan boşlukta, gökyüzüne doğru biryerlerde…

Bahar sarhoşluğuyla yolunu şaşırıp, birkaç yeşilliğe aldanıp şehrin göbeğine kadar ilerleyenler; göç eden kuşların, kelebeklerin ve genelde kınkanatlıların bazıları kanatları olmalarına rağmen kıyıya vuran denizanaları gibi geri dönemiyorlardı bu labirentten çıkıp… onların narinliklerini görmezden geliyordu bu şehrin ölüm duvarları.

Taksim - 4. Levent arasında yerin metrelerce altında hareket halinde bir metronun içinde “pıtt” diye cama vurdu kelebeğin biri… ve tutundu kaldı gün ışığından uzak yapaylığın camına… kimsede tık yok! Hatta oturdukları yerden, karanlıktan başka bir şeyin görünmediği pencereden dışarı yada rahat inceleyemedikleri yolcuların camdaki yansımalarına odaklanarak; ellerde cep telefonları, boyunlarda mp3’ler, kulaklarda kulaklıklar, kulaklıklardan dışarı sızan şarkılarla daha da duyarsızlaşarak; kararlı bir şekilde “oturma eylemi” yapıyorlardı… kelebeğe uzandım, küçük ürkek bir iki kanat vuruşuylasüzülerek biraz uzağa tekrar kondu. Avucumu onun durduğu yerde camın üzerine koyup yavaş yavaş çemberi daralttım… artık avucumdaydı fakat içine koyacak hiç birşey bulamadım. O an ani bir kararla sırt çantamın fermuarını hızla açıp onu çantanın içine doğru serbest bıraktım… Metrodan indiğim 4.Levent’te çantanın içinde, kanatlarını toplamış, kitapların üzerinde duruyordu… biraz dürttüm… Bir kaç garip bakış altında tekrar ait olduğu gün ışıklı boşluğa
döndü…
Fotoğraflar: 1991-"Arı kuşu ve Haydarpaşa Gar Kulesi"

             2009-Yalova-"Tavuskelebeği-İnachis io" 

Bu yazı,05-11-2006 tarihinde "bizimavrupa.com"da yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder