2 Mart 2012 Cuma

Işık Dosyası -2- "Resim ve Işık"

Barok resim, boyanın resmedilen şeyin maddesini yansıtmasını amaçlar. Bu akımın en büyük ustaları; Caravaggio, Rubens, Rembrandt ve Valezquez' dir.
Rembrandt'ın portreleri, El Greco, Frans Hals, Delacroix'in resimlerinde ışık, bu sanatçıların sanatlarında hep figürlerin plastik değerlerini ortaya çıkarmada, tablonun kurgulanmasında kullanılan bir araç olmuştur...Işık soyut bir biçimde  ve idealize edilerek kullanılmıştır. 17. yüzyılda doğan Barok üslup, hayli değişmiş olarak 18. yüzyılda da varlığını sürdürmüştür. Barok sanatın gölge-ışık karşıtlığına dayanan çarpıcı, içe işleyici dramatik etkisi giderek kaybolmuş ve yerini daha yumuşak bir üsluba bırakmıştır.

Işığın ressamı" olarak tanınan Rembrandt'ın 1628 yılında yaptığı kendi portresi, sanatçının ışık ve gölge üzerindeki deneylerinin ilk ürünlerinden biri olarak kabul edilir.


       Rembrandt/ “The Night Guard” (1642)


                                          Caravaggio/ “Supper at Emmaeus (1598)


Düz aydınlatma Chiaroscuro ışıklandırmasının tam zıddıdır… Düz aydınlatma ayrı yönlerden gelmiş gibi görünen ışıkların difüze edilmiş(dağıtılmış) halidir. Homojen bir aydınlatmadır. Işığın belirli bir noktadan geldiği anlaşılmaz; çünkü dağılarak gelmesi sağlanır. Kontür dediğimiz hatlar-kenar çizgileri yok edilmiştir. Gölgeler adeta şeffaftır. Resme yumuşaklık ve duygu verir. İtalyan Rönesans mimarı, müzisyen, anatomist, mucit, mühendis, heykeltıraş, geometrici ve ressamı  Leonardo Da Vinci, Mona Lisa tablosunda bu tür bir ışık kullanmıştır. Renkler adeta yeniden yorumlanmıştır.Göğüsü, boynu ve yüzü ellerine göre çok daha parıltılıdır... 


                   Leonardo Da Vinci/Mona Lisa (La Joconde)


İzlenimcilere(Empresyonizm) göre sanatçı doğrudan doğruya gerçeği değil, gördüklerinin kendisinde uyandırdığı duygu ve düşünceleri esas almalı, gerçekçiliği ve nesnelliği ikinci plana atarak, kişisel yorumu ön plana çıkarmalıdır.

İzledikleri temel kaynak güneştir. Konu ışık yansımaları arasında kaybolmuştur. Bu dönemde ressamlar, atelyelerin loş ortamından çıkıp güneş ışığı altında resim yapmışlardır. Bu dönemin en önemli temsilcileri Claude Monet, Auguste Renoir, Vincent van Gogh, Cezanne, Toulouse Lautrec, Sisley, Camille Pissarro' dur.
Barok resimde ışık atılgan,özgürleştirici bir güçtü. Klasik resmin ışık anlayışı ortadan kalkarak, resimdeki hacim ifadesi ışık-gölge ile elde edilmiştir. Tek noktadan gelen ışık(güneş), biçimlendirmede esas olur. 

      Renoir / “Moulin De La Galette” (1876)


Claude Monet / “Argenteuille’de Demiryolu Köprüsü”


İzlenimcilikte ise ışık başlı başına bir değer olarak ön plandadır. İzlenimciler, yapıtlarında güneş ışığını duyumsal bağlamda kullanmışlar,ışık; güneş ışığı olarak nesnelerin sınırlarını kaldıran renge dönüşmüştür...ışık yeniden keşfedilmiştir...resim atölyeden doğaya taşınmıştır. Renk yeniden ve geniş kapsamlı bir şekilde, gözlemsel bağlamda olduğu kadar bilgisel anlamda da (puantilizm ile) ele alındı. Çalışmalar adeta ışığı resimliyordu, konturlar erimiş geriye renk ve ışık kalmıştı. Gün boyu ışığın nesneler üzerindeki değişikliği resmediliyordu. Çünkü ışık daha önceki dönemlerde kompozisyonun elemanıyken İzlenimcilerin temel konusu olmuştur. İzlenimcilik öncesi resimde siyah gölgeler, beyaz ışıklar İzlenimcilerde yerini ışıklı renklere bırakmıştır(Işık ve renk birlikteliği)...  Sonuç olarak İzlenimci resim ışık ve renk sanatıdır. Işık, hava, atmosfer ve izlenim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder