Hayvan haklarının olmadığı bir ülkede yaşıyoruz...çevre bilinci, hayvan sevgisi hak getire! Bir avuç mu kaldık ne!.. Orman Bakanlığının hazırladığı yasalar toplu katliama uygun hale getiriliyor...gitgide daha duyarsız ve sevgisiz bir nesil AMAÇLAYAN Hükümet Türkiye'nin ve "mahallemizin" geleceğini tehdit ediyor...onların da işine geldiği gibi sadece kendini düşünen sorup sorgulamayan ve tüketen bir toplum!..
HERKES KENDİ KADERİNİ YAZAR ( APPİUS CLADİUS CAECUS FABER EST SUAE QUISQUE FORTUNAE)
...aslında kaderin ağlarını başımıza nasıl ördüğünü bir kez daha anlıyoruz başkasının seçimleri genel olarak bizim kaderimizi de etkiliyor...bunu değiştirecek güç ve ivmenin de kalmadığı gerçeğiyle bir kez daha yüzleşiyorum...o canlıları ne kadar sahiplensek de böylesine sevgisiz bir ortamda mahallemiz insanı diyemeyeceğim,tanımadığım, hiç bir alışverişim olmayan insanlar tarafından fişleniyoruz...bize düşman kesilen konu komşu ile ne yapacağız!?.."mahallede kedi istemiyoruz" diye kapı kapı imza toplayanlar, sokak ortasında kedilere mama verenlerle dalaşıp76 yaşındaki babamın üstüne yürüyenler, aylardır kimsenin dokunmadığı; birden bire kavga dövüş kaldırılan kedi evi, tekmelenip devrilen su ve mama kapları, muhtarın tehditleri...taşla sopayla kovalama , çocuklarına tekmeletme, araba, motosiklet, bisiklet ile üzerlerine sürerek kaçırma...
bir tanesi bile sağlıklı değil artık kedilerimizin; hem aldıkları fiziksel yaralar hem de psikolojik yaralarla,tek gözlü, aksak bacaklı, ezik kuyruklu ürkek yaşamak zorundalar...ve çöp karıştırarak...köpeklere gelince sahipsiz olanlar mahalleye girmiyor bile...gösteriş ve dövüş amaçlı besledikleri köpekleri kedilerin peşine salanlardaki sözde sevgi nasıl bir hayvan sevgisi...korkuyla yaşamak zorunda kalan kedi köpeğin artık insan gördüğünde kaçmak istemesi çok doğal bu koşullarda ...oysa ki hep birlikte sevgi ve huzur içinde yaşamak mümkün...onların da bizim kadar yaşam hakkı var ...ayrıca bize bağımlılar...
çabalıyoruz...ama gözler ve kulaklar kapalı sadece işleyen saldırgan salyalı ağız ve çenelerden dökülen mantık dışı, vahşi , çirkin ve nefret dolu cümleler...biz böyle yetiştirilmedik..."çirkef"leşerek bir yere varılmayacağını bilip, her şeyi mantık ve yasalar çerçevesinde , açıklama yaparak, izah ederek çözmeye çalıştık...çalıştıkça yorgun düşüyoruz bu savaşta..."bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" misali kimse etliye sütlüye karışmaz oldu...eski hayvan severler şimdi sustalı maymuna döndü ...sessiz kalmayı tercih edenler diğer mahalle sakinleri gibi vicdanlarıyla nasıl huzurlu yaşayacaklar merak ediyorum!..
Yıllar önce Yalova'da Belediye hoperlörlerinden sabah erken saatlerdekuduz tehlikesinden dolayı "başıboş köpek avı" gerçekleştirilecek diye anons yapılırdı...yeni yapılan inşaatlara kaçırıp bağlardık köpekleri bir iki gün...çoğu çifteyle çocukların gözü önünde vurulur...yaralı yaralı kanlar içinde kaçmaya çalışırdı...
mahalle, sokak aralarında yaralı hayvanın peşinde bir sürek avı gerçekleşirdi...önde bir jip, jipin kapısına yaslı yeşilçam filmlerinden fırlamış "kötü adam"tipi bir belediye işçisi, elinde tüfek...arkadan çöp kamyonu...vurulup ta öldürülen olursa çöp kamyonuna atılsın diye...bu iyi hali... daha önceleri vurulan hayvan orada kan gölü içinde kalır ,çocuklar yaşlı gözlerle onları seyreder, dokunurlar, saatler sonra mahalleli telefonla arayınca gelip alırlardı...zehirleme olayı da bir başka katliam...çoğunu bulup müdahele edinceye kadar zehir onları bizden önce çekip ölüme alırdı...yıllar sonra yine benzer bir vahşetin ayak sesleri!
Yasa tasarısı hem hayvan haklarına ihlaller, hem de sokak hayvanlarının toplu olarak yok edilmesine yönelik maddeler ile dolu yine... Meclisin ve millet vekillerinin ellerini vicdanlarına koyarak canlı dostlarımızın hak ettikleri yaşam koşullarını sağlayacak, onların haklarını koruyacak ve savunacak bir yasa hazırlamasını diliyoruz...onların hayatlarının ve haklarının garanti altına alınması çok mu zor!
Arka bahçemdeki incir ağacını komşular defalarca habersiz kestiler, sinek yapıyormuş, gölge yapıyormuş, çamaşır asamıyormuş...meyve veren ağaç taşlanır! kırdılar, kestiler..kavgalar,laf dalaşları bir işe yaramadı...dibine çamaşır suyu dökmüşler...ağacım ölüyor...40 yıllık ağacım ölüyor...Anneannemin Üsküdar'dan bir bahçeden getirdiği Sultan incirimiz ölüyor...dün komşu "penceremin önünü kapatıyor kesin dedi"...geçen sene izinsiz kesimlerinden sonra ağaç inatla o tarafa büyüdü...hem de hep büyüdüğü güneş yönünün tersine...bu gün ben işteyken yine girecekler bahçeye, yine kesecekler zaten içten içe öldürdükleri ağacımı...onunla yaşayan diğer canlıları da yaşam damarını..göç zamanı dinlenip beslenen değişik kuş türlerinin ,arada bir uğrayan bülbüllerin, baştan karaların, kızıl gerdanın ve her daim üstünde yaşayıp beslenen serçelerin,kumru ve sığırcıkların, onlarca değişik böcek türünün... mutfak boşluğuna yuva yapan güvercin ve kumrulara"allah belanızı versin" diye beddua edenler tel çektiler yan apartmanda...biz kuşlar için bir boşluk açtık tel örgüde ...onlar yeniden ördüler...son kalan boşluğu da dün kapatmışlar içeride yavruları olan kumrular hapis kaldılar...kenardan yeni bir boşluk açtık...sabah kuşlar çıkmıştı neyse ki...yarın yine kavga devam edecek komşularla ama nereye kadar!
mahalleyi terketmedik...direndik, sahip çıktık...ama artık benim mahallem diyecek bir şey bulamıyorum Yedikule-Gençağa sokakta...üzgünüm dede buraya kadarmış!..nerde o eski mahalleli, nerede o eski komşular, kardeşlik ve paylaşımlar...6-7 eylül olaylarında geri dönmeksizin gittiler... nerede o saygı ve sevgi...nerede?..ancak bu kadar sahip çıkabildik bıraktıklarınıza ve değerlerimize...başkaları geldi yerleşti o güzelim evlere, bir çivi bile çakmadan oturdular, bir günaydın demeden...gün yine aydınlanıyor ama güneş artık ısıtmıyor içimi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder