6 Haziran 2012 Çarşamba

balina

Denizin üzerinde bir köpek balığı yüzgeci görmek istediğim kadar bir balina kuyruğu da görmek isterim...ama asla aşağıdaki fotoğraftaki  gibi değil!


Bizim denizlerimizde göremediğimiz bu devasa canlının hayatı hep ilgimi çekmiştir. Bir aralar "Beyaz Balina Aydın"gündemdeydi...1992 yılında halkın sevgilisi haline gelen Aydın'ı(asıl adı Tishka) tüm dünya tanımıştı...hatta Gerze'yi...
Beluga olarak adlandırılan (Delphinapterus leucas) türü bu  balina Ukrayna’nın Sivastopol Limanı’ndan askeri tesisten firar ederek Gerzeye ulaşmıştı, oraya da Kuzey Buz Denizi’nde, Bering Boğazındaki doğal yaşam alanından koparılarak getirilmiş ve bomba taşıyıcı olarak yetiştirilmişti!.. geriverilmemesi için tüm uğraşlar sonuçsuz kaldı...yetkililer, halkın, Greenpeace'in engellemelerine rağmen onu götürdüler...1993'de yeniden kaçıp geldi ve bir gün bir anda"nasıl geldiyse öyle" kayboldu...yıllar geçti hiç yaşanmamışcasına unutuldu...


"Beluga"yı, ilk kez Akira Kurosawa'nın "Dersu Uzala" adlı filminde duymuştum (1975 Rus-Japon ortak yapımı)
Rus kaşif Viladimir Arsenyev'in 1902-10 yılları arasında Sibirya bölgesindeki araştırmalarını konu alan aynı adlı romanından uyarlanan filmde; Arsenyev ve ekibinin araştırma ve haritalama çalışmaları sırasında tanıştıkları yaşlı ve bilge bir yöre avcısı olan Dersu Uzala ile kurdukları derin dostluğu ve ondan hayatın anlamı ve hayatta kalmak gibi konularda aldıkları önemli dersleri anlatılır...


Moby Dick..., Herman Melville'in; Kaptan Ahab'ın "Pequod" adlı bir balina gemisinin son yolculuğunu ve balinaları nasıl avlandıklarını anlatan romanı...ilk bakışta derin denizlerde geçen bir roman gibi görünse de aslında farklı bir "derinlik" taşır...sevgili Ünsal Oskay hocamın da sık sık değindiği gibi "Pequod" dünyanın küçük bir modelidir...Roman değişik ırklardan, renklerden, dinler ve ülkelerin insanlarından oluşan tayfaların kendilerine özgü düşünce ve davranışlarını, insan doğasında var olan kin ve tutkuyu ele alırken; Batı dünyasının iyilik, kötülük, uygarlık gibi temel kavramlarının yeni ve değişik bakış açılarından değerlendirilmesidir...İlk kez 14 Kasım 1851'de New York Harper&Brothers Yayınevi'nce basılan bu klasik o dönem ilgi görmemiş...
*Bu arada ünlü elektronik müzik sanatçısı "Moby"nin büyük büyük amcası Herman Melville'ymiş...
*ABD’li ünlü yazar Herman Melville’in 1851 yılında ilk kez yayınlanan ünlü Moby Dick romanına esin kaynağı olan kaptan George Pollard’a ait batmış bir balina avı gemisi bulunmuş...

Amerikan denizaltı arkelogları 1820’de Essex adlı gemisinin batışıyla Moby Dick romanına esin kaynağı olan George Pollard’ın üç yıl sonra batan “İki Kardeş” adlı başka bir gemisine ait kalıntıları Hawaii açıklarında buldu.
1823’te gemi kaptan George Pollard tarafından idare ediliyordu ve bir mercan kayalığına çarpıp batmıştı. Herman Melville’in bir balina gemisinin son yolculuğunu, balinaların nasıl avlandıklarını, geminin sonunda nasıl battığını, kaptan Ahab’ın hikayesini anlatan romanı, George Pollard’ın Essex gemisinin batışından esinlenerek yazılmıştı.
Essex’in batışında Kaptan Pollard ve ekibi akıntıya kapılmış, kurtarılan kadar üç ay boyunca susuz ve yemeksiz yaşamış, insan eti yemişlerdi. Polard kurtulduktan sonra “İki Kardeş” adlı gemiyi de kullanmış ancak onun da batmasıyla avcılığı bırakıp gece bekçisi olmuş...
Balina avcılığının geçmişi oldukça eski: İskandinav halklarının 9. yüzyılda balina avladıkları biliniyor. Ama ilk önemli balina avcılığı filosunu Fransa ve İspanya'da, Pirene Dağları'nın batı ucunda yaşayan Basklar'ın kurduğu sanılıyor. Bir zamanlar Biskay Körfezi'nde çok bol bulunan balinaları avlayan Basklar'ın balina avcılığı 16. yüzyılda doruğuna ulaştı. 17. ve 18. yüzyıllarda Hollandalılar, İngilizler ve daha sonra Amerikalılar Kuzey Kutbu yakınlarında çok sayıda Grönland balinası öldürdüler. Bu yöredeki balinalar azalınca başka denizlere açıldılar ve öbür balina türlerini, özellikle kaşalotları avlamaya başladılar. Bu aşırı avlanma nedeniyle 19. yüzyılda kuzey yarıküredeki balina avcılığı sona erdi. O tarihten bu yana balina gemileri yalnızca Antarktika çevresinde avlanmaktadır. 




Moby Dick'te anlatılan oldukça ilkel zıpkıncılı , sandallı avcılık şekli  yerini yüzer fabrikalara bıraktı...
Bugünkü balina gemileri, avlanan hayvanı gemiye alır almaz etini ve yağını ayırarak işleyebilecek biçimde, yüzen bir fabrika gibi donatılmıştır. Her "fabrikagemi"ye, büyük balıkçı gemilerine benzeyen avcı gemilerinden oluşmuş küçük bir filo, bazen ayrıca bir uçak ya da helikopter eşlik eder.
Avcılar balinayı kovalarken izini kaybetmemek için genellikle sonar kullanırlar. Balinaya yeterince yaklaşıldığında, zıpkını fırlatacak olan top nişan alınarak ateşlenir. Çok uzun bir halata bağlı olan bu çelik zıpkının ucundaki patlayıcı başlık balinaya saplanır saplanmaz patlar. Balina ölünce, hayvanın dibe batmaması için vücut boşluğuna pompayla hava basılarak şişirilir, uzaktan görülebilmesi için üzerine bir işaret bayrağı dikilir ve av bitince denizdeki bütün ölü balinalar yedekte çekilerek balina işleme gemisine götürülür...ticari anlamda çok değerli bu balıkların peşine düşüp sonra da kültür ve geleneklerini devam ettirdiklerini söyleyen bu insanları anlamak mümkün değil!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder