19 Kasım 2012 Pazartesi

Tavus Kuşu ve Simurg


Yunan Mitolojisinde Kronos ile Rheia' nın
kızı, baş tanrı Zeus'un karısı ve kız kardeşi olan tanrıça  Hera kendi simgesi haline gelmiş "Tavus kuşu"nu  yanından hiç ayırmazmış...
Efsaneye göre Hermes'in öldürdüğü Argos çok gözlü(bir anlatıya göre yüz gözlü, bir başkasına göre;iki önde, iki arkada toplam dört gözlü)bir devmiş...
Üstün bir gücü olan bu dev Arkadya bölgesini yabani bir boğadan kurtarmış. Tartaros'la Gaia'dan doğma Ekhidna canavarını öldürmüş. Sonra da Zeus'un inek biçimine soktuğu sevgilisi Io'nun başına Hera tarafından bekçi olarak dikilmiş. Argos gündüz gece Io'yu gözler dururmuş. Uyurken bile gözlerinin bir kısmı hep açık kalır, gözler dururmuş. Zeus, Hermes'e Io'yu kurtarmayı buyurmuş ve Hermes de Argos'u öldürmeyi başarmış. Buna üzülen Hera çok sevdiği tavus kuşunun kuyruğuna Argos'un gözlerini yerleştirmiş.

"Yezidi" kelimesi bu dinin tanrısı olan "Azda"  kelimesinden türetilmiş...
Kürt dilinde "Allah" ismini karşılayan iki kelime mevcutur bunlar: "Xweda" ve "Ezda"...


"Ezda" beni yaratan, veren ve var eden anlamlarına gelmekte..."Xweda" ise kendiliğinden var olan anlamında...Yezidilik, Zerdüştlük ilkeleri üzerine kurulmuş olup, evrenin ve insanların  "Azda" adında bir tanrının görevlendirmiş olduğu  "Melek Tavus" tarafından yaratıldığına inanır.


"Yezidilik"te tanrı dünyanın sadece yaratıcısıdır, ancak sürdürücüsü değildir. Tanrısal iradenin vücut bulması için "Düşmüş melek" bir nevi aracılık rolü üstlenmiştir. Düşmüş melek olan "Melek Tavus" olarak adlandırılır ve bir tavus kuşu ile simgelenir. Tanrı özünde iyilikle dolu olduğundan ibadet edip onun gönlünü kazanmak gerekmez. Aksine ibadetin ona değil içi kötülüklerle dolu olana, Tavus'a yapılması ile kötülüğün en büyük kaynağından korunulur. Bu anlamda iyilik ve kötülüğün kaynağı aslında Melek Tavus'tur... 


...Başlangıçta hiçbirşey yoktu, Tanrı’nın emriyle bir ağaç yükseldi. Ebedi Ağaç, 90.000 yıl karanlıklar arasında uçan Melek Tavus bu ağaca kondu.Tanrı’ nın emirlerini bekledi...


Yönetmen Derviş Zaim'in 1996 yapımı Tabutta Röveşata" filminde karşımıza çıkan Tavus kuşu  acaba böyle bir gönderme yapma amaçlı  kullanılmış mı  diye düşündüm ama yıllar sonra filmi yeniden izlemem gerekiyor...bu arada Sunay Akın'ın bir tespiti de mantıklı sayılabilir. Filmin çekilmesinden önce yazılmış, Akgün Akova'nın  "Sansürttürme şair Abüüü" adlı şiirinde tavus kuşlarını midesine indiren adam da bir otomobil hırsızıdır! 
"Bu dizelerden etkilenmiş olabilir" diyor ve ekliyor Sunay Akın: "Derviş Zaim'e sorarsanız, Gülhane Parkı'ndaki tavus kuşlarına göz koyan bir adamı anlatan bir gazete haberinden etkilendiğini söyleyecektir". 




İki tavuskuşunun katlin ferman yazıp aç midemle
Gülhane Parkı'nda pişirip yediğimden
Fişlediler karakol karakol

Simurg( Ateş kuşu,Zümrüdü Anka), Phoenix, Pers Mitolojisi kaynaklı  efsanevi bir kuştur. Zamanla diğer Doğu mitoloji ve efsanelerinde de yer edinmiştir diğer bir adı da Sênmurw (Pehlevi)dir...Şah Rıza Pehlevi'de olduğu gibi...Mistik kuş Simurg, Fars Sanatında kuş şeklinde, kanatlı dev bir yaratık olarak resmedilmiştir. Zaman zaman köpek başına ve arslan pençelerine sahip bir tavus kuşu olarak da resmedilmiştir.

Bir antik İran tanımına göre; Simurg'un kendisini alevlerle kaplayana kadar 1700 yıl yaşar, daha sonraki diğer tanım ve kayıtlarda ise onun ölümsüz olduğu ve Bilgi Ağacı'nda bir yuvası olduğundan bahsedilmiş...İran efsanesine göre, bu kuş o kadar yaşlıdır ki dünyanın yıkılışına üç kez tanık olmuştur. Tüm bu zaman boyunca, Simurg o kadar çok öğrenmiştir ki tüm zamanların bilgisine sahip olmuştur. Simurg uçuşa kalktığında, bilgi ağacının yaprakları titrer her bitkinin tohumlarının dökülmesine neden olurdu. Bu tohumlar dünyanın her yanına dağılır gelmiş geçmiş her bitki çeşidinin kök almasını sağlar ve böylece de (bu bitkiler yoluyla) insanoğlunun tüm hastalıklarını tedavi ederlermiş...Onun iyilik sever bir doğası olduğu ve kanatlarının bir dokunuşunun her türlü hastalık veya yarayı tedavi edeceğine inanılırmış. Batı’da(phoenix) Feniks, İran geleneğinde Simurg, Orta doğu geleneğinde Anka kuşu, Türk geleneğinde Kerkes adını alan bu efsanevi kuşların ortak bir özelliği ölümsüzlüktür. Ayrıca bu kuşlarla ile ilgili anlatımlarda genellikle bir "yanma" motifi bulunur. 

Ateş kuşu örneğin, Kerkes, Herodot ve Plütark’ın değindiği Feniks’te de görüldüğü gibi, öleceği zaman, bir tür ateş olup kendi kendini yakan ve küllerinden yeniden doğan bir kuştur. Anka ya da Zümrüd-ü Anka Orta doğu geleneğine göre, Kaf Dağı’nda yaşar. Bu efsanevi kuş sembolizmlerinde simgelenen başlıca anlamlar, spiritüel aydınlanma ve reenkarnasyon olarak açıklanır. Feniks sembolizminde kuşun yanması cehenneme iniş deneyimini, yeniden doğması ise arınılarak saf şuur halinin elde edilişini simgelemektedir.
Anka Kuşu,ölümünün yaklaştığını hissetmeye başladığı an kendisine kuru dallardan bir yuva inşa etmeye başlar ve bunu ne olduğu bilinmeyen bir zamkla sıvarmış.Daha sonra yuvanın içinde ölümünü bekler ve şu şekilde bekler; güneş ışınlarının kuru dalları yakarak yuva içinde ölmeyi.Yanarak ölür ve efsaneye göre küllerinden doğar yavru bir Anka Kuşu olarak bu yüzden Hristiyanlık dahil birçok dinde yeniden varoluş,diriliş sembolü olarak benimsenmiştir. 
MayaAztek ve İnka gibi bir çok kültürde Marduk ve Venüs’ün çarpışması anlatılmış...Marduk, 3661 yılda bir Güneş çevresindeki yörüngesini tamamlayan bir gezegen(Nasa bir gaz bulutu olduğunu açıklasa da)...Anka kuşu, Phoenix ve Simurg kuşu  da çeşitli uygarlıklarda Venüs gezegeninin Marduk ile çarpışması sonucu başına gelenleri anlatıyor... Mayalar da bu gezegenin yörüngesine uygun olarak dünya çağlarını gösteren Maya Takvimini oluşturmuşlar ve bir ay,2 gün sonra takvim bitiyor!..Benzer bir takvim sistemi Sümerler’de de mevcutmuş!..bir de o takvime bakmak lazım!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder