13 Eylül 2012 Perşembe

Acı-1-




"...yaşamın sırrı acı çekmektir. Her şeyin arkasında saklı olan odur."
                                                                                        
                                                       Oscar Wilde

Yukarıdaki fotoğrafa bakıp, "Kahramanın Yolculuğu" çevriminde, "Balinanın Karnı" evresinde olduğumu ve dışarı çıkmaya çalıştığımı zannetmeyin...zaten balığın balinayla uzaktan yakından bir benzerliği de yok!

Balinanın Karnı, büyülü eşikten geçildikten sonra bir yeniden 
doğuşun alanına girildiği düşüncesidir ve balinanın karnı bütün dünyada 
rahim imgesiyle simgelenmektedir.  Kahraman, artık 
kendini dönüştürecek yolculuğa tamamen girmiş bulunmaktadır...

"Ama ve fakat", genel anlamda bizi değiştirecek, dönüştürecek yolculuğumuzun neredeyse hiç bitmediğini, sürekli büyümekte olduğumuz halde bir türlü rahimden dışarı çıkamadığımızı düşünüyorum...büyürken de acı çektiğimizi...mecazın dışında  mesela ayağınıza giydiğiniz ayakkabı bir numara küçük ise ayakkabı vurur ve acı çekersiniz...bizim büyümemize ayakkabı yetiştiremiyoruz ve "yaşam" sürekli vuruyor! 
Rocky karakteriyle "acı yok...acı yok" diyen Sylvester Stallone bile 13 temmuz 2012 tarihinde oğlunu kaybettiğinde acıyı tattı...
Acı denen şey var inkar edemezsin...Acı çekmeden büyüyemezsin, dünyanın gerçek yüzünü bilemez, göremezsin... büyürsün de adam olamazsın...olursun belki ama sert olamazsın...peki neden sert olmak gerekiyor? Cevap basit: yaşamın bir yüzü zorluklar ve acılarla dolu...yaşamın bu yüzünde kasvetli bir hava, sert rüzgarlar, kırık kalpler, ilkel canlılar ve iletişim problemleri ve savaşlar var...yere sağlam basmak için mücadele etmek zorundasın...mizacın itibarını belirliyor! Ne yaşamış olursan ol, içinde öfke tohumları barındırma...o tohumları ekecek yer bulamadığında ; nefretin seni bitirir; kurtulmak için olur olmadık yerlere saçarsın o tohumları sonra...çektiğin acılardan kimseyi mesul tutma...seçimlerini ister doğru, ister yanlış yapmış ol "bu senin hayatın" ve attığın her adım seni bir yerlere götürecek...gideceğin yer her zaman gitmek istediğin yer olmayabilir...bazen "iki ileri bir geri", bazen "düşe kalka"...düşününce yolun sonunu her şey anlamsız ve saçma gelebilir; bir bilgisayar oyununda debelenip durmak gibi boşuna! Tüm canlılar bu dünyaya bir değer katıyor..."bütünü" düşün; kendini değil! Değerini düşün elbette ama böbürlenip, kibirle yüklenip, küçümseme bir karıncayı bile...
Acı insanın yer çekimidir! Ne kadar acı çekersen o kadar ağırlaşır, bir bakıma eylemsizleşirsin...acı çekerek günahlarından arınacağını düşünenler var hala! Pişmanlık duyunca her  şeyin düzeleceğini!..Tüm dengesizliklerden ve olumsuz sonuçlardan tanrıya kızıp küsenler, inancını kaybedenler var hala! Acıları yok sayamayız her zaman da acılara ket vurup yaşayamayız...bir denge kurmalı o zaman!
Yaşamın diğer yüzüne bir bakalım !..orada  güneş var, ılık hava, sevgi sözleri, yemyeşil doğa, masmavi deniz hala! Aile, sıcak yuva, güzel anılar ve barış...
Her istediğin zaman çeviremesen de bu madalyonun diğer yüzünü; iki yüzü olduğunu unutma...belki hayatımız "yazı turaya "kalıyor daha çok...belki de bu "randomize" durumlarda sen ne kadar çabalarsan çabala
her şey boşuna! O kadar ihtimal ve  belkiler var ki! Ama acısıyla, tatlısıyla yaşayıp göreceğiz...daha öğrenecek çok şey var; öğreneceğiz! Büyümekten korkmayın!..büyüseniz de yine bir gün, bir parkta çocuklar gibi eğlenebilirsiniz!(bkz. fotoğraftaki "ben")

Not:Christopher Vogler’ın  Kahramanın Yolculuğu (The Hero’s 
Journey)  modeli Joseph Campbell’i temel olarak almıştır.  Campbell,  "The Hero 
with a Thousand Faces" isimli çalışmasında mitler üzerine bir anlatım modeli 
ortaya çıkarmıştır...Film eleştirmenleri ve  senaryo yazarları “kahramanın yolculuğu” çevriminden sıklıkla yararlanır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder