11 Kasım 2013 Pazartesi

"Arpacı kumrusu"...bir de "ciğercinin kedisi"..


"Arpacı kumrusu gibi düşünmek" deyişini düşündüm de "yahu arpacının kumrusu niye düşünür, yediği önünde, yemediği..."dedim...çocukluğumdan beri yemcilerin ya da kuruyemişçilerin önündeki arpa, buğday çuvalları içinde hiç kaçmadan, istifini bozmadan taneleri kursaklarına dolduran pek çok kumru  gördüm; hal böyle olunca arpacının yemesine göz yumduğu kumruların pek tasası olmaz düşüncesi mantıklı ama iş öyle değilmiş...yıllar sonra "arpacı kumrusu" şu bizim "arpacının kumrusu" değil de bir çeşit yerli güvercinmiş! Dolayısı ile yeme, içme, barınma, hatta sağlık sorunları yüzünden düşünmesi, avcıların çiftelerine herzaman hedef olma riskinin onda bir katatoniye ( kasılıp kalma, duygudurumsal bozukluk, şizofreni evresi)dönüşmesi de normal!
TDK Sözlük: Bir tür yerli tahtalı güvercin
Önceden ne yapacağı belli olmayıp ortaya çıkan duruma göre hareket eden kimse
Kumru arpacının kumrusu olsaydı o zaman Ciğercinin kedisi için de durum aynı  olurdu!


 Nazım Hikmet ile Abidin Dino'nun dostluğunu herkes bilir ama Arif Dino'nun, Nazım Hikmet'in yüzünü bir kediye benzettiği deseni çok kişi bilmez. Abidin Dino'nun ağabeyi olan şair ve ressam Arif Dino, Orhan Veli ile de arkadaş olup Yaprak Gazetesi'nde iki şiiri yayınlanmıştır. Abidin Dino ince yapılı olmasına karşın, ağabeyi 2 metre boyunda 130 kilo ağırlığındadır. Bedeni gibi yüreği de büyük olan Arif Dino'nun kediye benzettiği çizimin nedenini aramak için 1921 yılının Ankara'sına gidelim: Sömürüye karşı direnen insanların yanında yer almak için İstanbul'dan kaçan Vala Nureddin ve Nazım Hikmet'i bir aşçı dükkanının camekanı önünde buluyoruz... İki arkadaş arnavut ciğerlerine sokak kedileri gibi bakmaktadır. Tam o sırada yanlarından geçen Hüsnü Paşa (ki, Türkiye İşçi Partisi'nin lideri Mehmet Ali Aybar'ın büyükbabasıdır) kendilerini tanır ve parasız olduklarını hallerinden anlayarak verdiği 25 lirayla karınlarını doyurmalarını sağlar. Bu olayı öğrendikten sonra, Arif Dino'nun Nazım Hikmet'i neden kedi olarak çizdiği sorusunun yumağına bir tırmık da Orhan Veli'nin şiiriyle atalım:

Uyuşamayız, yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin, kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyaları görürsün, ben kemik.

Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani;
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.







Orhan Veli ciğeri ağzına hiç koymadığı gibi ciğercinin kedisini de sevmezdi. Şiirindeki sokak kedisi ise ta kendisidir Nazım Hikmet'in. Orhan Veli, sokak kedisi Nazım'ı sözcüklerle, Arif Dino çizgiyle anlatmıştır. Ciğercinin kedisinden sokak kedisine Cevap olarak yazdığı şiirinde ise Orhan Veli, yiyeceği kalaylı kapta olup, bütün gün kuyruk sallayanların Nazım Hikmet'e bakışını dile getirir:

Açlıktan bahsediyorsun;
Demek ki sen komünistsin.
Demek bütün binaları yakan sensin.
İstanbul'dakileri sen
Ankara'dakileri sen...
Sen ne domuzsun, sen!

Sunay Akın'ın Galata Köprüsü adlı şiiri:

Sokak kedileri Orhan Veli'nin
sizi gidi komünistler sizi
mesken tutmasaydınız
köprü altını
yıkılmazdı bugün
Marx'ın bir heykeli gibi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder