16 Aralık 2013 Pazartesi

Etki-Tepki...Sebep-Sonuç

  1. Etki:Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir...Bir etken veya bir sebebin sonucu.Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim Birtakım sonuçlar, tepkiler, olaylar ya da "görüngü"ler ortaya çıkaran neden.Nedenin bağlılaşık kavramı.-Nedensellik bağlantısı içinde: a.Bir nedenin sonucu olarak düşünülen olay. b.Bir nedenin doğurduğu gerçek olay.Bir şeyin verdiği izlenim.
  2. Tepki:Bir cismin kendini iten veya sıkıştıran başka bir cisme gösterdiği karşı etki, aksülamel, reaksiyon.Herhangi bir etkiye cevap olarak doğan söz veya davranış.Yorum, karşılık verme. Herhangi bir uyarıya karşı gösterilen tepki, reaksiyon. Organizmanın bir etki (uyaran, uyarıcı) karşısında gösterdiği herhangi bir zihinsel ya da duygusal davranım.
Bak kim geliyor görüyor musun 
İşte bir deli halinden belli 
Deli deli kulakları küpeli 

Bizlerin bizlere oyunu bu 
Deli diye kesip atmak işin kolay yolu 
Bunun bir başı sonu yok mu

Sebepsiz sonuç olur mu 
Deli deli kulakları küpeli 

Yolladılar onu Avrupa'ya 
Kendi yolunu bulmaya 
Derken bir gün iki yıl sonra 
Bir de küpe takmış kulağına 
Deli deli kulakları küpeli



Mazhar-Fuat-Özkan  "sebepsiz sonuç olur mu?" diyordu; yıl 1984...Sebepsiz hiçbir sonuç yoktur...yıllar önce; bu şarkıdan çok çok önce anlamıştım her yaptığımız ya da yapmadığımız; ama olan her şeyin bir nedeni ve sonucu vardı...hayatımızda kararlar, paradigma-dizgeler...

"Neden?" sorusu bilimsel düşünmenin gelişiminde etkili olmuş ve tarih boyunca ele alınışı değişimlere uğramıştır. Özellikle Newton'un bulguladığı bilimsel gelişmeler ve doğabilimlerinin ilerlemesi sonucunda nedensellik kavramının öne çıktığı söylenebilir.Nedensellik bir şeyin nedenini bilmek, ve bu da, bir şey meydana gelmişse ondan önce başka bir şey meydana gelmiştir düşüncesine sahip olmak anlamına geliyordu ve böylece, buradan da geleceğin kestirilebilir/bilinebilir bir şey olduğu fikrine varılıyordu.
Eğer bir olayın geçmişteki nedeni biliniyorsa gelecekteki sonucu da bilinebilirdi...


Kader anlayışı; insanların, sebebini bulamadıkları sonuçlar karşısında çaresizce sığındıkları bir limandır. Bu çaresizlik hali, sebepsiz sonuçlar karşısında, durumu kontrol edememenin, hakim olamamanın haletidir. Sorumluluğu ve günahı boynundan sıyırıp atma güdüsüdür. Rahatlatıcı, rehaveti devam ettirici, pasifleştirici ve uyutucu...

Descartes,matematiğin dışında bilginin varlığını sorgular; her şeyden şüphe eder… “Düşünüyorum, o halde varım”(cogito ergo sum)Bu önerme-temel hakikat ile “ben”in  önce tanrının,sonra dış dünyanın varlığını; mantıksal, tasarımsal bir yöntemle kanıtlar…bu şekilde salt düşüncede temellendirilen bir varlık inşası  tasarım etkinliği sonucunda ortaya çıkabilir...

Paradigmalar-dizgiler; Birimlerin, seçimlerin peş peşe gelmesi…
Seçtiğimiz birimlerin anlamı büyük ölçüde seçmediğimiz birimlerin anlamları tarafından belirlenir. Seçimin olduğu her alanda, her yerde anlam vardır. Seçmediğimiz(seçilmeyen şeyler) seçilen şeyin anlamını belirler.

Fatalist anlayışa göre; insanların yaşadığı ve yaşayacağı bütün olaylar, hiç kimse tarafından değiştirilemeyecek şekilde doğa üstü bir güç (Allah, Yaradan) tarafından tespit ve tanzim edilmiştir. Yani, "insan hiçbir hadiseyi değiştirmeye muktedir değildir." Çünkü insandan üstün bir irade, onu öyle yapmak istemiş ve öyle yapmıştır. Bütün sebep ve sonuçlar o iradede toplanmıştır. Dolayısıyla insanın, olan veya olmayan, olacak veya olmayacak hadiseler karşısında tam bir teslimiyetle boyun eğmekten başka çaresi yoktur. Ve bu konudaki bütün çabaları faydasızdır, boşunadır. Dolayısıyla insan, katı bir Kaderci anlayışla muhataptır...
Determinizm, her olayın maddi veya manevi birtakım nedenlerin zorunlu sonucu olduğunu kabul eden felsefi görüştür.Determinizm bütün olayların, hiç kimsenin değiştiremeyeceği bir şekilde, doğaüstü bir güç tarafından saptanmış olduğunu kabul eden fatalizme (sabit kadercilik) karşı çıkar. Determinizme göre insan kaderini kendisi yaratır, fakat evrensel yasalar çerçevesinde. Her olayın maddi ve manevi bazı nedenlerin sonucu olması kuralı ise nedensellik kuralı olarak adlandırılır. Nedensellik kuralı rastlantı diye bir şeyin olmadığını ortaya koyar...her hadise, maddi veya manevi birtakım sebeplerin zaruri sonucu olarak meydana gelir. Bir hareketten önce, onu zorunlu kılan, ona sebep olan başka hareketler vardır. Yani, her şey, bir fiil ve hareketin sebebi, başka bir fiil ve hareketin sonucudur. Bu yasaya, "Determinizm / Sebep-Sonuç Yasası" ve "Karma Yasası" da denir.
Sebepsiz hiçbir sonuç yoktur. 
Her Sonuç, yepyeni bir sebep olarak kendini bize sunar...
İnsan bu iki anlayışın arasında gider gelir...
sebebini kavrayamadığımız sonuçlar, bize  "kader" gibi gelir...Oysa ki; her sonuç, mutlaka bir sebebe dayalı olarak oluşur.Ve oluşan her sonuç, ilerideki bir sonucun da sebebini teşkil eder...

Karma yasası; insan fiilleri ile ilgili sonuçlar yasasıdır. Karma sözcüğü; Sanskritçe'de "kri" fiilinden türemiş bir isimdir ve "iş / aksiyon / yapmak" anlamıma gelir. Sanskrit edebiyatında, "eylemden doğan zorunluluklar" manasında kullanılır. Karma yasası; insanın karşısına, daha önce işlediği fiillerinin sonucu olarak çıkar. Buna, "Etki-Tepki" ya da "Sebep-Sonuç" prensibi de denebilir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder