3 Haziran 2014 Salı

"düşünüyorum"


Bazı şeyler örtülemez!  

Bu afiş çalışması, Suudi Arabistan 'da King Khalid Charitable Foundation tarafından 2013 baharında yayınlanmıştı...
Böylece gerçekleri; kadına şiddeti çarşaflar arkasına gizleyip, makyajla kapatmaya çalışanların bir nebze sesi çıkabilecekti!

Descartes; İnsanların gerçekten ne düşündüklerini öğrenmek için, söylediklerinden çok, yaptıklarına dikkat etmemiz gerektiğini söylemiş... ve eklemiş o müthiş sözlerine bir yenisini: "Eğer  gerçeği gerçekten bilmek istiyorsan yaşamında bir kez olsun bütün şeyler hakkında şüphe et!" 



Düşünüyorum öyleyse varım...şüphe ediyorum o zaman düşünüyorum!
Yine "meksefe"yi sıyırmak üzereyim! Emin değilsen ve gerçek hakkında şüphe ediyorsan o zaman düşünüyorsundur... "düşünemediğin" gerçeği eğer süreklilik arz ediyorsa o zaman durum biraz vahim! Olmak ve olmamak arasındaki bu ince çizgide düşünemiyorsanız yoksunuz demektir...zaman zaman düşünme ve düşünebilme özelliği ise bazen işe yarar; bozuk bir saatin günde iki kez zamanı doğru olarak göstermesi gibi...hatta hayat bile kurtarır. 

Sana ışık tutanlara sırtını dönersen; göreceğin tek şey kendi karanlığındır!

Diğer inkilaplar gibi toplumsal, kültürel, yasal ve iktisadi bir dizi düzenlemelerle bu yolu açan ve aydınlatan Mustafa Kemal'in .
1925 kıyafet devrimi de ışıklı bir yoldu ve kadınlarımız alternatif, medeni bir giyim tarzını benimsemişti... ama  caddeler sokaklar kararıyor...her yer karanlık olmadan siz de bir ışık olun...İstanbul'un Fethi ile ilgili bir iki afişte de gördüğüm ve duyduğum üzere " biz medeniyetimize dönüyoruz" diyorlar...Cumhuriyet öncesinin karanlığına! 
 


















































Son bir yılda, PKK tarafından dağa kaçırılan ya da kandırılıp,ikna edilip götürülen 500'e yakın çocuğun bazılarının aileleri nasıl birden ses verdiler, nasıl sona erdi suskunlukları?! Korkunun ecele faydası olmadığını mı gördüler, gezi ruhundan mı etkilendiler bilinmez(ya da bilinir de söylenmez)


GÖRMEZDEN GELİN, SES ETMEYİN, CEVAP VERMEYİN...
SESSİZLİK HERKESİ MAHVEDER! Charles Darwin

Darwin bunu söylerken; en büyük silahın sessizlik olduğunu mu vurgulamış? Evet bazı durumlarda sessizlik sinir bozucu olabilir... genel anlamda cevap vermemek karşıdakini umursamamak anlamına gelebilir ama Türkiye koşullarında ses vermemek, cevap vermemek "sindirilmek", "bastırılmak","uyutulmak" ve ülkede yaşanan sorunlara müdahil olmamakla eş değerde görülüp bunun üzerine "kat çıkılması"nı kolaylaştırıyor!
"susma; sustukça sıra sana gelecek" sloganı hala  ve bence günümüz gerçeğini göremeyenler için daha etkili biçimde bir uyandırma olacak !

İktidarın "Sosyal Barış" hayali, "Çözüm Süreci" uğruna Genel kurmay'da susuyor...ama siz susmayın...Soma'da yaşananlar Gogol'un  "Ölü Canları" romanını çağrıştıran haliyle kaybedilen   301 işçimiz,İş kazasının Literatür'de, Fıtratta olması gibi sözlerle normalmiş gibi karşılanması, acılı yüreklere sevgi, şevkat yerine tuz basılması...
Olumsuz, sağlıksız ve tehlikeli bu iş ortamlarında aslanın ağzındaydı ekmek...bu yüzden sustular... sustular ve öldüler!
Ama siz susmayın vatandaşlar, abiler, ablalar, kardeşler, anneler, babalar...susmayın!

1963 yılında kaybettiğimiz Toplumcu gerçekçi, Mavi gözlü dev, Şairimiz Nazım Hikmet Ran'ı da burada dizeleriylebir kez daha anmak istiyorum.

Kerem Gibi 
Hava kurşun gibi ağır! ! Bağır bağır bağır bağırıyorum. Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum... O diyor ki bana: sen Sen kendi sesinle kül olursun ey! Kerem gibi yana yana Deeeert çok, hemdert yok yüreklerin kulakları sağır olmuş duymazlar Hava kurşun gibi ağır... Ben diyorum ki ona: Kül olayım kerem gibi yana yana Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa... Hava toprak gibi gebe. Hava kurşun gibi ağır. Bağır bağır bağır bağırıyorum, koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum.. sağır olmuş duymazlar Hava kurşun gibi ağır... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder