21 Ekim 2013 Pazartesi

Vaka-i Hayriye

"Hayırlı Olay" nedir diye merak edenlere 9 gün tatilin sona ermesi ve "ışıldamak" için bekleyen biz demirlerin işlemeye başlaması!..

Tam bir tempoya ayak uydurup alışmaya başladığınız anda gökten zembille bir tatil geldi...ama cepte para olmayınca İstanbul'u terk edip gidebilen şanslı azınlığın dışında kaldık...aslında azınlık kelimesi yanlış olacak galiba; çünkü İstanbul gözüme boş geldi biraz! Hatta yurdumun nüfusu her bayram olduğu gibi trafik kazaları ile azaldı yine...
Neyse lafı fazla uzatmadan tatilin nasıl geçtiğinden bahsedelim. Yaklaşık bir aydır Samatya sahiline giren lüfer yavaş yavaş yerini "sarı kanat" ve "çinekop"a bıraktı ve bollaştı...fırsat bu fırsat yağmur, fırtına demeden dört-beş kez sahile indim ve şükür balıksız dönmedim...rakıyı da boğduk( ne de olsa zindanlarıyla meşhur Yedikule'de ikamet ediyoruz ya!)


Bayramdan iki hafta önce eve aldığımız kedi yavruları büyüyüp serpildi, çılgınca oyunlarını seyrettik, neşelendik...



Birdal ağabeyim geldi, 5 gün kaldı annemlerde...hem ona hem de bizimkilere moral oldu. Bayramlaştık alt kat-üst kat müstakil evde tüm çekirdek aile...sabahları yine erken kalktık, günü kazandık, evle uğraştık; temizlik, tamirat falan işte...her gün 11.00-12.00 gibi kahvelerimizi içip sohbet ettik...





















...sonra sokakta koşuşturan bir sürü takım elbiseliyi görünce şaşırdık; onlar "gelin" 
Hülya Avşar'dan kaçan Damat adaylarıymış...yani doğal plato olan semtimde bir klip çekimi daha... kısacası sakin bir tatildi ama uzundu ve ister istemez bir rehavete sürükleniyorduk...Tatile doyduğumuzu ve pazartesi sendromu yaşamayacağımızı varsayarak başladık güne hayırlı olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder