27 Ocak 2014 Pazartesi

Sürükle ve bırak!
















Sürükle ve bırak beni
dev parmak
sürükle ve bırak
"android" çıkmazlara
bilmem kaçıncı nesil işlemcilerle
sürükle "sanal"a...
virüslü
kanserli günlere
sürükle ve bırak
savaşın göbeğine
onursuz günlere
yalnız başıma bir kıyıya
bunca sene boşuna çürüttüğüm
dirseklerimin üzerine
titrek dizlerim üzerine...
vatan diyeceğim topraklar
üzerine
bırak!
çoğu zaman yoksul
yoklu günlere
bırak!
hatta
sadece bir şiir ile
beslenebilirim ben
hece hece
21 gramlık ruhunla
sürüklenmek
senin olmayan bir kimlik
ve gövdeyle
anılarla geçmişte...
sürüklenmek
kelimelerin dilsizliğinde
yapraklarla birlikte...
rüzgarla sürüklenmek
akıp giden nehirlerle
yer çekimsiz boşluklarda
yarı karanlık loşluklarda
sürüklenmek
caddelerden
kalabalıklarla birlikte...
sürüklenmek
ve bırakılmak
kalemle kağıdın üzerine
bozuk bir ekrandan içeri
ölü bir pikselin
karadeliğinden
ocaktan taşan sütten dışarı
düşüncelerde
hayallerin tükendiği yerde
rüyalarda  her gece...
şifresini bilmediğin bir kilitte
olasılıkların denizinde
dilini bilmediğin
hatta hiç  görmediğin
bir sevgilinin düşünde
sürüklenmek
ve  öylesine bırakılmak
bahtsız bir "bedevi" gibi
tanrının her günü
başka bir çöle
öylesine!...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder