27 Eylül 2013 Cuma

Varoluşun Anlamı

Bir minibüste kitap okumak ne kadar zormuş! Hem de bozuk yollarda adeta uçan, kaçan bir minibüste! Otobüs, metro, tramvay, vapur, uçak, taksi-dolmuş ta her şekilde, oturarak, ayakta, ters yöne giderken kitap okumuşluğum çok, hatta hınca hınç dolu otobüste gazete bile okumuşumdur! Ama Yedikule-Cevizlibağ minibüsü bu sabah adeta uçtu! Şöför dakika olarak servisini geciktirince normalde 20 dakikalık yolu 5.30 dk. da aldık...okumaya çalıştığım kitabı çöpleri karıştıran ve eskiler toplayan bir abimizin el arabasından buldum dün akşam üstü: "Varoluşun Anlamı" Fruttero ve Lucentini birlikte yazmışlar... ismine aldanmayın  felsefi bir deneme değil ; uçuk kaçık bir şey neyseki!
Çoğumuz zaman zaman düşünürüz ; düşünen bir varlığız ne de olsa! Varlığımızın nedenini sorguladığımız olmuştur...çoğu zaman da ümitsiz, amaçsız olduğumuz, kaldığımız durumlarda. Bu günlerde ben de bunu sorgulamıyor değilim!..her tür felsefi tatışmanın merkezinde yer almış felsefe kavramlarından biri olan varoluşun ne olduğunu ve anlamını çözdüm galiba:
İnsan varoluşunun kendi kendisi olma ya da olmama olanağı!..





Varoluş nedir ona bakalım önce.. Varolanların varlığını bildirir varoluş. Skolastik felsefede varolan her şeyin (Tanrı ya da bir toz zerreciği) gerçekliğini bildirir. Daha dar ve doğa bilimsel anlamda ise varoluş, belirli bir bağlamda uzay-zaman boyutunda yer almak ya da şimdi ve burada var olmak anlamında belirtilir.( (Düşüncel nesnelere ve Tanrı'ya uygulanmaz.)Yaşama, var olma, bir şeyin ne olduğu, nasıl olduğu değil, var olduğu olgusu, mevcudiyet, özün karşıtı... Şöyle ya da böyle biçim almış her türlü özelliklerin dışında burada olma, nitelikçe belirlenmemiş salt var olma olgusu.
Varoluş felsefesine baktığımızda; Günümüz varoluş felsefesinin kurucusu Kierkegaard'a bağlı olarak: Bütün varolanlardan, bütün doğal ya da düşüncel olarak verilmiş varlık düzenlerinden ve varlık bağlarından ayrılarak tek başına kalmayı, Tanrı'ya da hiçlik önünde yapayalnız olmayı göze alan insanın varoluşu; bunun yanında hiç bir zaman bir nesne gibi verilmemiş olan, hiç bir zaman olmuş bitmiş bir varlık olarak hazır bulunmayan, tam tersine yalnız özgürce bir kendi kendini gerçekleştirme yoluyla gerçek ve yaşanabilir olan, insan varoluşunun kendi kendisi olma ya da olmama olanağı; kişinin kendi kendisi olarak (kendisi ya da Tanrı önünde) saltık bir sorumluluğun ciddiyetiyle eylemesine ve düşünmesine yol açan kaynak. özetle Kierkegaard, Tanrı ve sonsuzluk önünde yapayalnız olmak anlamında insanın varoluşundan söz eder. Kierkegaard, Karl Jerpers, Martin Heidegger, Jean Paul Sartre gibi filozoflar varoluş kavramını zenginleştirmişler ve kendi felsefelerinin ilkesi olarak değerlendirmişlerdir. Sartre'da kendi felsefesini özetlerken "varoluş özden önce gelir" diyecektir. Önceden bir nesne gibi verilmemiştir insan varoluşu, yapılmak ya da oluşturulmak üzere mutlak bir sorumlulukla sunulmuş bir kaynaktır. Heidegger, "insanın özü varoluşundadır" demektedir. Bunu biz de biliyoruz ama nedense daha somut cevaplar arıyoruz!


Arka Kapak

Varoluşun anlamı...

" Bu ciddi konu, geleneksel olarak daima, uzmanların, filozofların, din adamlarının, bilim adamlarının, dağcıların, eski mahkumların, petrol taşıyan tanker gemisi kaptanlarının, bileklerini kesmek suretiyle intihar girişiminde bulunup son anda kurtulmuş aktristlerin ve buna benzer nicelerinin ilgi alanına girmiştir..."

Çoğu, hazır çözümlere ve mümkünse hap halinde sunulmuş olanlara razıdır.
Ne ki, bu kitabın yazarları ve aynı zamanda baş kahramanları olan Fruttero ve Lucentini kuzenler kimselere benzemez. Roman boyunca da böylesi hazır çözümlerden ve özellikle de hazır çıkarsamalardan uzak durmaya bakarlar. Onlar, ele aldıkları bu ciddi konu karşısında "boynu eğik" kalmamak kararındadırlar.

Önemli bir gazetenin tanınmış Yayın Yönetmeni Indo Montonelli'ni isteğiyle (aslında hiç de istekli değildir) gerçek bir araştırmacı gazetecilik işine soyunan iki yazarın incelemeleri kısa zamanda sürükleyici bir maceraya dönüşür. Ortadan kaybolan insanlar kaçırılanlar, firar edenler, sürgit kovalananlar ve bitmek tükenmek bilmez tuzaklarla örülü baş döndürücü bir yolculuğun hikâyesidir bu.

Fruttero ve Lucentini, yolculukları sırasında karşılaştıkları kişileri, yaşadıkları olaylar " varoluşun anlamı" açısından sorgulayacaklardır; Casuslar, büyülenmiş maceraperestler, aşk acısıyla kavrulan rahipler, "Times" muhabirleri, acımasız kafile başkanları, kötü niyetli yerliler ve Orient-Express'de başlayıp Kadim Yunan'a dek uzanan, görkemli mekânlarda, unutulmaz komik efektler eşliğinde yapılan bir yolculuk. Sonuç; olağanüstü sürükleyici macera romanları arasında hakkattiği yeri alan, aynı zamanda da muhteşem bir parodi olan bir kitap; "Varoluşun Anlamı"
Son olarak bol bol okursanız üstünde kısaca durmaya çalıştığımız bu ve benzer anlamları bulma, anlama ve bazı cevaplara ulaşma mümkün olcaktır...ya da hiç bir şeye kafa yormadan ister düz, ister sinüsoidal bir şekilde gitsin hayatı ve günü yaşamaya bakacaksınız bu sebeple http://www.hayatinanlaminedir.com/ a bir göz atın derim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder