"Karpuz kabak, kavun kelek çıktı" deriz eğer vaktinden önce, olmadan tezgaha çıkmış; biz de iyi seçemediysek!..İşte bizim "kabak kedisi" ve kedileri de zamansız doğan kedilerdir...
şu an kapının önünde, sokakta bir tanesi viyak viyak! Yani "miyuuv", ince bir "miyuvv" daha...annesi 8 tane doğurup hiçbirine bakmamış...genelde mevsim dışı doğumlarda anne genelde bakmak istemez! Onlar da kaderleriyle baş başa kalırlar...Beyazıt 'da dükkanın önünde bulup getiren komşunun bir bildiği vardı!..Bizim yılların "Süt Anne"si "Odun"..mahallenin çocukları, üstü yosun tutmuş odun gibi "keçeleşmiş" tüyleri ve sırtını biraz sert sevince çıkan "took-tuuk" ses yüzünden bu adı vermişler!..Odun, kimin yavrusu olursa olsun, kaç tane olursa olsun bakar! Şu an kendi yavrularını götürdüler ; o da başka yavruları emziriyor... "komün"ün diğer kedileri de , ister dişi, ister erkek, bakımla ilgili üstlerine düşenleri yapıyorlar!
" Chicken Translate" -"piliç çevirme" gibi saçma bir çeviri yaparsak ; " Pumpkin cat" diyebiliriz!
Bu arada geçmişte ve farklı zamanlar içinde bit pazarından aldığım şu üç kediyi de paylaşayım sizinle...ben biblo, ahşap ve elişi diye aldım ama "yüzüklük"müş...o kalkık kuyruklara yüzük geçirilebiliyormuş... "Kabak" ve "kelek" karışıyor, karıştırılıyor ama sonuçta aynı anlam için kullanılıyor!
ne gülümseten bir yazı:)
YanıtlaSil