"Kazan" kelimesinin farklı kişilerde farklı imgeleri var...Aşure kazanı, etli pilav kazanı, yamyam yerlilerin içinde insan pişirdikleri isli kazan, çamaşır kazanı, mısır kazanı...sonuçta hepsinde de ortak olan kazanın işlevi; bir şey kaynatmak ya da pişirmek!
Kazan için devasa tencere desek yanlış olmaz...tencere büyük olunca altında yakılan ateş de büyük oluyor! O yüzden dış yüzeyinin isli olması görüntü olarak normal..."Kazan kaldırmak" Yeniçeri isyanlarından dolayı kullanıla gelen bir tabirdir... Yeniçeriler isyan ettikleri zaman yemek pişirilen kazanlarını da, toplandıkları at meydanı'na getirirlermiş...sonradan da devlete karşı koymaya kalkanlar için kullanılmaya başlanmış...
İçmeyi, demlenmeyi seven bir insana kazan deyince aklına ne geliyor diye sorarsanız,, direkt olarak Beşiktaş'taki "Kazan" birahanesi gelebilir aklına...hiç aklında yokken bu çağrışım da onu akşam iş çıkışı Beşiktaş'a götürebilir! "30 yıldır hep dostluk kazandı"
"Kazan!" kazanma işleminin gerçekleşmesi için bir dilektir aynı zamanda..."kazı kazan" örneğinde kazan birahanesinin sloganı benzeri bir slogana da bürünür..."kazımazsan kazanamazsın!" ister kazı kazan, ister ördeği kazan...kazan da!...yaşam mücadelemizde bir iş-güç ile uğraşıp emeğimizin karşılığında bir şeyler kazanırız...bu çoğu zaman adil olamıyor...65 yaşındaki baltacı amca her gün iki buçuk, üç ton odun kırıyor ve günde 45 lira alıyor, net 700 lira asgari ücret ile çoluk çocuğu doyurup ev geçindirmek de tam olarak mantık dışı bir cambazlık işi!
Bir de Tataristan Özerk Cumhuriyetinin başkenti Kazan var... Kazan, şehre adını veren Kazan (Kazanka) nehrinin Volga(İdil) nehriyle birleştiği ve İdil’in bir dirsek şeklini aldığı noktada kurulmuş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder