...bu gün düşünce balonlarım dolup dolup boşalıyor...iş ile ev hayatını düşünüyorum...eve sıkıntıları taşımamak mümkün değil! işime gösterdiğim saygı ve özeni hayatıma gösterebilseydim; çalışmazdım!...
kimseden apolet istemiyorum; sadece işimi bildiğim gibi yapmamı engellemesinler! ama işimi baltalayan çok şey ve çok insan var...her şeyden önemlisi koskoca bir "sistem" var...cuma günü istifa etmek istedim; üst üste gelen şeyler sonunda yüreğim sıkıştı, ellerim, tüm vücudum titredi durdu...ama "çare yok çalışacaksın" diyor bir başka düşünce balonu...sorunu yetkililere ilettim, en bi yetkili bile "bu gün git haftaya gel" dedi...oyalama taktikleri, savuşturma...dürüstçe söylüyor bir başka balonum "kovun beni!"
Herkese davrandığım gibi davranmaya çalıştığım bir öğrenci beni ilgisizlikle suçlayıp üzerime yürüyünce "göreceksin" diye bağıra bağıra...gururuma dokundu! bardak taştı...üstelik sınıftaki bilgisayar çöküp, değiştirdiğimiz diğer sınıfta da benzer bir sorun yaşamıştım; sayısız benzerlerini yaşadığım gibi yıllarca...ama bu sefer tükendiğimi hissettim...böyle olunca işin mutsuzluğu ve huzursuzluğu hafta sonu beni yedi bitirdi.
...yaşamın farklı evrelerinde farklı maskeler takıyoruz,
farklı kimliklere, farklı rollere bürünüyoruz...
bir yanda yine kendimiz olmaya devam edebiliyor muyuz?..konuşma balonumda cevap yok!
zaman koşup gidiyor bir yöne...yoruyor, yoğuruyor, çiğneyip tükürüyor, tüketiyor kim olursa, ne olursa olsun!
Dişimi, ruhumu çürütüyor ağacın dibine düşmüş bir elma gibi...
içini boşaltıyor düşüncelerimin tekinsiz simyacılar...
öyle şeyler oluyor ki akıllara zarar; mantığı geçtim emeği de geçersiz sayıyor...
sanki ekmeğin bayatlaması kadar doğal bir şeymiş gibi kimse bir şey demiyor!
Göz göre göre gidiyor yaşam inancım...
vaatler, yalanlar...nimetler, hırsızlar...sevgisizler...bozacılar, şıracılar, soytarılar...dalkavuklar, ehli keyifler ve hacıyatmazlar...
kurbağa prens, prens midir? aynı zamanda hem kurbağa hem prens olunabilir mi? hem dingil hem tekerlek? şimdi biri çıkıp "hooop olmuyor ama !" ya da "boooşşşver! sana mı kaldı? derdin ne? Etliye sütlüye karışma....maazallah sonra...!"vb.vs.diyecek de; kime, niye, neden söylediğimi o da bilecek!
bu sefer inat ettim...bu sözleri kim ya da kimler için sarfettiğimi söylemeyeceğim işte...zira liste çok uzun, yarası olan gocunsun!
son düşünce balonum gerçekleri biraz alaycı bir şekilde dile getiriyor...işe devam...
"bayat ekmeğe eski kaşar, insan ancak özgürlüğü düşüncelerinde yaşar!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder