28 Mayıs 2013 Salı

"AL-KOL" !

"Bay alkolü takdimimdir!"
"Şimdi benimmm ijjjmek istteememmmin sebebiii!"
Yıllar öncesinde bir dizi ve bir de televizyonda bir haber programı hafızamıza alkolü  bu cümlelerle kazıdı sanki!
Alkolle tanışmam aslında evdeki "mor renkli ispirto"dan sonra daha önce de anlattığım gibi;

















 "Dedemin özenle ve ölçülü olarak doldurduğu  Klüp rakısının kadehine  "daldırın da tadlansın" komutuyla üç kardeş parmaklarımızı daldırmamızla olmuştu... sonra da ziyan olmasın diye yalardık!..Anason ne de güzeldi!...yıllar sonra o kokuyu bit pazarından aldığım  küçük Klüp rakısının kapağını heyecanla açtığımda da aldım...ve anılara yolculuk başladı 35-40 yıl öncesine...


...yaş biraz daha büyüdükten sonra babamın dolapta özel günler için sakladığı viskisine dadandık ağabeyimle ...eksildikçe üzerine su ekliyorduk...ya babam viskiden anlamıyordu ya da bizi gerçekten kırmak istemiyordu! Lise yılları ile dışarı mahalleye takılıp, akşam da biraz geç girmelerin en zevkli tarafı hayatı öğrendiğimiz "Orhan Bakkal"ın köşesinde elimizde bir bira hayatın çemberinden defalarca geçmiş ağabeylerimizin renkli hikayelerini dinlemekti...para olduğunda biz ısmarlarsak hikayeler uzadıkça uzuyor, renklendikçe renkleniyordu...Üniversitede artık şişeler biriktirilmeye başlandı...hatta sabah erkenden sokağa koşup sahilde bırakılmış boş bira şişeleri özenle gömme dolapta istifleniyor, sonra pazar arabasıyla "Orhan Bakkal"a depositosunu almak için haftada bir taşınıyordu...üniversite bittiğinde bira her zamanki gibi günlük bir ihtiyaçtı sanki...rakı ise para ve muhabbet edecek birileri olduğunda ancak... Köpek öldüren "Güzel Marmara"nın plastik tapasını kafasını kesip midemizi ucuz yollu "fokur fokur" kaynatıyorduk...fermantasyon midede devam ederken yıllar geçti ama unutamadığım olayların çoğunun içinde içki vardı,,,hiç bir zaman pişmanlık duymadım... "bira göbek yapıyor" dediler gocunmadım...hep güzel dostluklar, muhabbetler ve anılar biriktirdim...Şişede durduğu gibi durmasa da  kontrol insanın elinde; çakır keyifliğin ötesine birkaç kez geçip insan sınırlarını belirlemeli! Ama  iş başka bir boyuta gelecek galiba! Evin bodrumunda imbik mimbik yapıp patates, elma armuttan kaçak viski mi yapacağız yoksa!? Şerbetçi otu yetiştirip arpadan bira?!
Ekolojik, organik "minik" tarımsal faliyetleri azıcık güneş alan arka bahçelerde, balkon ve salonun pencere önünde  saksıyı güneşi takip edip taşıya taşıya gerçekleştireceğiz galiba... Hollanda'da belediyeler "ekim" işine talip olmuşlar.14 belediye birden  yasal olarak esrar üretimi yapabilmek için Adalet Bakanlığı'na resmi başvuruda bulunmuş...Günlük kişi başı 5 gram esrar satışının serbest olduğu Hollanda'da, hint keneviri türünden ürünlerin satışı yapılan ve "coffee shop" adı verilen 700 kafe bulunuyor...ayrıca

Esrarın elde edildiği kenevir bitkisinin 5 köke kadar ekimi serbestmiş...diğer yandan ülkedeki sivil toplum kuruluşlarının üye sayısı nüfusun üç katı ve herkes demokratik haklarını kullanarak örgütlenebiliyor...

















... medeniyet tek dişi kalmış canavar mı bilmem; yasaklarla insanları yıldırarak nereye kadar! bu kafayla yasakların her zaman daha çekici algılanacağını bir kez daha hatırlatalım..."Milli içecek" ayranı da severim ama sadece börekle birlikte!...ben de  dedemin ruhunun hatırına  ayranın yanına sayın başbakanımıza bir tepsi "kol böreği "gönderiyorum afiyet olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder