19 Aralık 2013 Perşembe

Belleğin Azmi-Deli Dolu Dali

6 yaşındayken aşçı, 7 yaşında Napoleon olmak isteyen Dali“Bir deliyle aramdaki tek fark, benim deli olmamamdır” diyordu...
1936’da Londra’daki Uluslararası Gerçeküstücülük Sergisi’nin açılışına dalgıç giysileri içinde ve tasmalı iki köpek ile gelebilecek kadar orijinal bir kişilikti...
Tulumun beline mücevher işlemeli bir kama takmıştı; bir elinde bir bilardo ıstakası tutuyordu...Sigmund Freud’un bilinçaltı imgelerin erotik çağrışımları üzerine yazdıklarından ve Paris gerçeküstücülerinin bilinçaltını ortaya çıkarma eğilimlerinden büyük ölçüde etkilenmişti.
"Gerçeküstücülük"te düşüncenin herhangi bir mantık çizgisi izlemeden akmasını temel alan Otomatizm kavramını benimsediyse de, öbür gerçeküstücülerden daha iyimser bir bakış açısıyla işledi ve bu eğilime “eleştirel paranoya” adını verdi. 
Yapıtlarında yarattığı düşsel gerçekçilik (büyülü gerçekçilik), betimlediği gerçek dışı düşsel mekan ve garip düşsel imgelem ile bir karşıtlık oluşturuyordu. Bu yapıtlarda düşle gerçeği ayırmak neredeyse olanaksızdı.





Salvador Dali’nin hayatı 1929 yılında  Paris’te Gala ile tanışmasıyla tamamen değişecek, yepyeni bir heyecanla bambaşka bir yola girecektir. Kazan doğumlu, gençlik yıllarını Moskova’da geçirmiş, kendisinden on yaş büyük bu mülteci Rus kadın, şair Paul Eluard ile evlidir. Birbirlerine tutkulu bir aşkla bağlanan Dali ve Gala önlerindeki tüm engellere, hatta Dali’nin babasının karşı çıkmasına rağmen birlikte yaşamaya başlarlar. Gala kısa bir süre sonra Eluard’dan boşanıp Dali’nin ilham perisi, sevgilisi, modeli ve menajeri olacaktır. Çılgın aşıklar 1934 yılında evlenirler. 
Belleğin Azmi (La persistencia de la memoria),1931 tarihli tablosudur. " Belleğin Azmi", zaman zaman "Yumuşak Saatler" veya "Eriyen Saatler" olarak da anıldı. Bunun nedeni, ünlü sürrealistik eserde yumuşak, eriyen cep saatlerinin resmedilmiş olmasıdır. Tablonun ortasında "canavar" biçiminde bir insan figürü gözlenebilmektedir. Dalí'nin birçok yapıtında kullandığı bu nesne, sanatçının kendini betimlemesi olarak da algılanmaktadır. Resmin sol alt köşesindeki turuncu saat karıncalarla kaplanmıştır. Dalí; karınca görüngesini, ölümü ve kadın üreme organlarını simgelemek amacıyla da kullanmıştır.
Yapıtın Mona Lisa'ya benzer biçimde, tamamlandıktan kısa süre sonra kırmızı şarapla ıslatıldığı söylenmektedirEser bugün,New York City Museum Of Modern Art'da  (MoMA) sergilenmektedir.

Dalí, 1954'te tamamladığı "Belleğin Azminin Dağılışı" adlı tablosuyla bu resme içerik bakımından yeniden yaklaşmıştır. Bundan önceki ünlü çalışmalarında kullandığı dikdörtgen dizileri ve bu nesneler arasındaki boşluklar, yapıtın perde arkasında gizli bir bakış açısının bulunması olarak yorumlanmıştır.





















“The Disintegration of the Persistence of Memory" – Belleğin Azminin Dağılışı” - 

1938 de Sigmund Freud ile tanıştı ve ünlü psikoloğun birkaç portresini yaptı. 1940'da Dalí ve Gala, tüm Avrupa'yı etkisi altına almaya başlayan II. Dünya Savaşı'ndan kaçarak ABD'ye yerleştiler. Burada dokuz yıl kalacaklardı. 1942 yılında Dalí, Salvador Dalí'nin Gizli Hayatı isimli otobiyografisini yayımladı. 1945-46 yıllarında, Walt Disney ile beraber Destino,Alfred Hitchcok ile beraber Spellbound filmlerinin yapımında çalıştı. 1947'de sürrealist bir Picasso portresi yaptı.
II. Dünya Savaşı sonrası eserlerinde, Katolik temalar ve DNA, Hiperküp (dört boyutlu küp) ve "Atomik çözünme" gibi modern bilim kavramları öne çıkacaktı. Hiroşima'da patlayan atom bombasının gücünden çok etkilenmiş olan Dalí, hayatının bu dönemine "nükleer mistisizm" adını veriyordu. Yine bu dönemde Dalí, tuvale boya sıçratma, hologramlar, optik yanılgılarve stereoskopi gibi pek çok değişik teknikle denemeler yaptı.

1982'de Dalí'nin çok sevdiği karısı, menajeri, modeli ve ilham perisi Gala hayatını kaybetti. karısının öldüğü ve gömüldüğü Púbol Kalesi'ne yerleşti. 1983'te Púbol Kalesi'nde yaptığı "Serçenin Kuyruğu" adlı tablo, Dalí'nin son eseri oldu...1989 yılında kalp yetmezliğinden öldü ve Figueres'te kendi adını taşıyan müzenin mahzenine gömüldü.




Dalí hayatı boyunca, 1500'den fazla resim ve onlarca heykelin yanı sıra, çeşitli taş baskı eserler, kitap illüstrasyonları, tiyatro dekorları ve kostümleri üretmiştir. Ayrıca, Man Ray, Brassaï, Cecil Beaton ve Philippe Halsman gibi fotoğraf sanatçılarıyla ve Elsa Schiaparelli, Christian Dior gibi moda tasarımcılarıyla beraber çalışmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder