20 Kasım 2014 Perşembe

= ve # İstanbul


















...gelecek zamanın peşine düşmüş kahramanlar mıydık yoksa günü kurtarmaya çalışanlar mı?
kafamı kaldırıp gökyüzüne bakamıyorum bile!Benim olamayacak kadar güzel düşüncelerin hayali, benim olamayacak kadar güzel bir "sevgili" gibi şimdi önümde duvar...  kocaman bir gerçeklik yanılsaması... ruhum bir yaprak, düşüncelerim kar taneleri savrulan acımasız zaman rüzgarında... her yönde ve yerde vinçler ufuk çizgisini bölüyor...gökdelenler göğü deliyor...bizi oradan oraya götüren değil artık sürükleyen yollar!  Cankurtaranlar trafikte cançekişiyor... Kalabalıklar mazgallardan taşıyor artık... bütün sevgileri, umutlar, hayal kırıklıklarını eşikte bırakıp... çok az seninle fazlasıyla senden dışarı...Ölüm kol geziyor... nefretin beslediği ruhlar  tetiklere yüklenirken resimler yapacak, heykeller yontacak eller  her gün yeni mezarlar kazıyor...beş bin konutluk sitelerde alt alta üst üste barajlarda tükenen suyun unutturduğu bulaşıklar birikiyor; çöpler yığılıyor,  mitoslar tükenirken farklı ülkelerden insanlarla birlikte kaygılar çoğalıyor MİTOZ bölüne bölüne...üç liralık uyuşturucular ciğerleri dağıtıyor beyinlerle birlikte...12-13 yaşında günde üç tane satıyor...üç tane içiyor...günde üç kere ölüyor ve ölmeden öldürmek istiyor herkesi... önce kendinden başlasa da kediyle devam ediyor.. sonra kırıp döküyor... küfürden köpürmüş ağzından çıkanların yanında  bir "kuduz vakası" bile zararsız kalıyor...
Prangalarımızı oradan oraya, her gittiğimiz yere sürüklüyoruz...örselenen ruhlar silikleşiyor...benlik yok oluyor şimdi İstanbul'dayım; nefreti öğrenme zamanı ve yerinde... cehennemin en dibinde!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder