askıda kalan
dumanlar
havada
geçmiş aşkın
cürufları
yerde
ayaklarımın altında
ikisi arasında
bir gövde
öylece duran
bir korkuluk
kuyularında suyu bitmiş
eski bostanlardan kalan...
dibe inseler de
dolamayacak
paslı kovalar
iplerinden
çıkrıklara bağlı
salınıp duruyorlar...
sağımdan
solumdan
zaman nasılda koşuyor
öyle sağlam çekiyorum ki
cigarayı
başım dönüyor
yine de ayaktayım
ama
bir yanım
yine
"neden" diye
soruyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder