Fotoğraf: Cüneyt Gök-24 OCAK-2015-Yalova-Yenikapı feribotu
Algılarımız; uykusuzluktan, ilaç ve madde kullanımından, psikolojik rahatsızlıklardan- iç etkenlere- bağlı saçmalayabilir, gerçeklik ve görüntüler nasıl görmek istediğimize bağlı olarak da değişebilir...
Ama gözlerimiz bizi yanıltabiliyor ise fotoğraf makinesini de yanıltabilir mi? Makine de sizle beraber aynı atmosferde ve fiziksel koşullarda bulunduğuna göre, sizin bakışınıza yakın bir bakış sergilediği için "evet"... Geriye kalan diğer etmenler tamamen sizin içsel "atmosfer"iniz ile ilgilidir.
Öğrencilerime kurgu yaptığım bir dönemde iki gün uykusuzluğun etkisiyle gördüğümü zannettiklerimi (ama aslında orada var olmayan şeyleri) ve var olanların da ürkütücü biçimde nasıl değişini anlattığımda " neyin kafası?" tepkileriyle karşılaşmıştım. İşte o anların tasviri...
Basılmayı bekleyen "Acayip bir kitap" adlı kitabımın giriş bölümünden:
" 90 saatlik görüntüyü 48 saat uykusuz kalarak montajladım… Eve dönerken ilk ciddi “halüsinasyon” tecrübelerimi yaşadım yorgunluk ve uykusuzluktan… Çingenenin at arabasının arkasında dev bir kertenkele hapsedilmiş ve kafesi zorluyordu… Sonra onun toplanmış kağıtlar ve tahtaların arasında bir çocuk olduğunu anladım… biraz sonra bindiğim otobüsün penceresinden leylek sürüsünün bir bulut gibi geldiğini gördüm. Aylardan Kasım’dı ve Leylekler gideli epey olmuştu… Gökyüzünde tek bir leylek bile uçmuyordu… İşte o zaman bizim işin gecesi, gündüzünün pek belli olmadığını, beni bekleyen bol görüntülü, uykusuz ve “ halüsinasyon” lu ama zevkli günlerin olacağını anlamış oldum…"
Diğer taraftan ise sürekli bir şeylere benzetme, eşleştirmeye çalışma, çağrışım ve benzerleri ile işleyen algım beni fena yoruyor. Zaman zaman "şeytan ayrıntıda gizlidir" sözü beni biraz deliliğe yaklaştırıyor; zira detaylara takılıp kalıyor ve bir yaprağı, bir gölgeyi, bir lekeyi sürekli bir şeylere benzetiyorum...
Bazılarını daha önce paylaştığım bir kaç örnek:
Bir vida ve vidayı sıkan kirli bir elin yarattığı sanat eseri "karga" Fotoğraflar: Cüneyt Gök-Yeni Yüzyıl Üniversitesi çatısı- Cevizlibağ-2014-Yine aynı yerin yakınında;terasta yağmur sonrası su lekesiyle oluşan "tavşan"...
Yedikule-"MY SHOP market"-2012
Aşağıdaki fotoğrafta sanki "kepenk" in arasına sıkışmış gibi görünen bir kedi ya da maymunun kuyruğu zannettiğiniz şey aslında otomatik kepenk sistemi içinde yerinden çıkmış "halıfleks" bir şerit!
(2012)"Seyrantepe metro" girişine yakın bir yerde karşılaştım...akşam akşam yoldan geçen arabaların farları ona sanki küçük yeşil alanın içinde açmış tropik, egzotik bir bitki etkisi veriyordu...sanki eskiden akşamları bahçelerde renk renk açan"akşam sefası" bitkisi gibi...oysa ki her yağmurlu ve rüzgarlı bir İstanbul gününden sonra sağda, solda, yolda buna benzer şemsiye iskeleti ve kalıntılarıyla karşılaşıyoruz!
Tüm bu benzetmeler yaratma sürecinde faydalı olabiliyor ama yaptığınız işe bağlı olarak! Star Wars'un “Droid” tasarımının ilham kaynağının da banyoda, lavabonun yanında olduğunu unutmayalım!
Gelelim asıl fotoğrafa... Geçen cumartesi günü Yalova'dan dönerken feribotta karşılaştığım "manzara"ya...
Saçları açık renge boyalı kadın güneş gözlüğü başının üst tarafına, saçlarının üzerine çekmiş ve gözlükteki; aslında beni ürküten "göz" benzeri yansımalar ise feribotun tavanında yer alan ışık kaynakları... Ama bunu çözene kadar o tekinsiz durum devam etti diyebilirim..."gözler"...gözlüğün tavan ile yaptığı açı ve dışbükey olan camlar tavandaki ışık kaynağının yansımasını toplamış!
Böylece ortaya çıkan yarı ürkütücü, yarı komik ve GERÇEKÜSTÜ bu görüntü;"Fur: An Imaginary Portrait of Diane Arbus" filmindeki Lionel Sweeney (Robert Downey Jr.), gerçekte örnekleri bulunan aşırı kıllanma hastalığına yakalanmış-Hipertrikoz hastasını ve biraz da "Star Wars" filminden Chewbacca'yı çağrıştırıyordu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder