...kafamızı pek sık yukarı kaldırıp bakmayız... ha bire koşuşturduğumuz için önümüze bakarız. Bakabilseydik Gülhane Parkı'nın içindeki ağaçların üzerindeki yuvaları ve Kadıköy'e motor ya da vapurla geçerken karabatakların arasında gördüğümüz balıkçılların bu yuvalarda yeni hayatlar başlattığını da görecektik!
Hava güzeldi ben ise hasta...dün akşam ilaç niyetine içilen "tavuksuyu" çorbadan başka bir şey girmemişti boğazımdan mideme...6 saat dersin ardından üniversitenin çatısına çıktım...intihar falan etmek için sanmayın; ama bir nevi intihar...doğru! Sigara içmek için çıkmıştım; zaten çatı dediğim damı olmayan binanın en üst teras kısmı! Hava daha da güzelleşmişti ben ise daha da hasta! Göğe baktım; yüksekte dağılmaya yüz tutmuş bulutlara...aşağı baktım Cevizlibağ'ın oto sanayi sitelerine...NE BİR BAĞ NE DE CEVİZ AĞACI!..Ülker çikolata fabrikasının çikolata kokuları yapıştı genzime ince rüzgarla...hiç ses etmedim...hava güzeldi ve sessiz...sonra yukarıdan önüme "çaaat" diye bir şey düştü...bir ceviz! Etraftaki en yüksek binalardan üçüncüsünün çatısında ceviz ağacı da yoktu elbet!...Sonra kargayı fark ettim biraz ilerde çatının köşesinde...o zaman anladım cevizi kırabilmek için yukarıdan aşağı bıraktığını...karnım açtı ve ceviz öylesine güzel kırılıp açılmıştı ki..."tam mevsimi" dedim..."taze ceviz"in...karga da "tam mevsimi" dedi "gaaakkk"diye...mesaj alınmıştı, çatı terk edildi kargaya...akşama dünden kalan çorbaya talim edecektik yine...afiyet olsun sana karga...tadını çıkar cevizin, çiğnemeden yutma!!!!!!!!!!!!!!!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder