Herkesin ortak dileğiydi bu dünyadan
Kırıntılardan çok lokmalar...
Kırıntıları kuşlar yemişti zaten
Dönüş yoluna serptiğim
Bir zamanlar...
Kendimi kaybetmiştim. Daha henüz kendim olamadan.
Elli üçünde bir adamdım şimdi
Henüz kendimi bulamadan
Kocaman bir adamdım
Göz alabildiğine bir ıssızlıkta gözleri olmadan...
Çelişki dolaşıyordu tenimde
Geçti aslında konuşmak için
Belki de erkendi!?
Biriktirdiklerimim hiç saymadan
Yeter miydi kelimeler bir cümle kurmaya
Bir ağacı anlatan...
Sesi çıkmıyor sandım henüz hiç bir şeyin.
Ya da duymuyordum tıpkı hiç tanımadığım gibi bir sesi
Oysa çok zamandır buradaydım
Biliyor olmalıydım nadir bir ötüşü
Narin bir gülüşü...
Mümkün mü?
Öncesi olmadan sonrası...
Yüzüm yoktu; yüzümde ne bir ağız, ağızda ne bir ses...
Belki de yeniden çizilmek için
Silinmişti tüm bunlar
Belki de hiç çizilmemişti
Ya hep oradaydı
Ya da sıradaydı
Üç karış boyum vardı bir yaşında bir ağaçtan kısa
El, kol, ayak ve diğerleri bulmuştu yerlerini zamanla ama yüzüm yoktu hala
Lüzum da yoktu belki de. Sıradan bir yüz yerine hiç olmaması daha iyiydi ya!
Elle dokununca bilmediğim için belki de tanıyamıyordum.
Ya da vardı ben göremiyordum suyun aynasında.
Dokunuyordum görebilmek için sadece.
Hiç bilmediğim şeyleri
Kaydediyordum önce
Sonra kaybediyordum bilmediğim için hiç...
Var olsalar da asla benim olmadılar
Zaten ne isimleri, ne şekilleri oldu bir daha
İçimde öylesine bir his
Hep oradaydılar da sanki bir ben yoktum.
Kendimi kaybetmiştim. Daha henüz kendim olamadan.
Kocaman bir adamdım şimdi kendimi bulamadan
Kocaman bir adamdım
Göz alabildiğine bir ıssızlıkta gözleri olmadan...
Belki de yeniden çizilmek için
Silinmişti tüm bunlar
Belki de hiç çizilmemişti...
Fotoğraf: Cüneyt Gök-Ekinlik Adası
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder