Taşıma ve taşınma üzerine -1-"
49 yıl sonra doğduğum evi terkederken bir yarımı da Yedikule'de bıraktım... Artık yaşanacak bir semt olmaktan çıkmış, geceler uykusuz ve bir sürü tehlikeye açıktı... gerilimli atmosferi, sokak lambasının altına gece kelebekleri gibi toplanan mahallenin amaçsız ve geleceksiz gençleri ve serserileri, bonzaiciler, tinerciler, döner bıçakları, elde olmazsa olmaz kelebek çakılar, naralar, küfürler, kavgalar... Arabeskin geniş "gam"ında bizi gamdan gama sürükleyen yüksek volümlü parçalar, eve girmek bilmeyen arsız çocuklar...hepiniz hoşçakalın! Allah sizi bildiği gibi yapsın! Nalıncı keseri gibi hep kendine yontan, her türlü soruna karşı gıkını çıkarmayan kayıp komşular...hoşçakalın... Hoşçakalın anne, baba ağabey... 70 yıllık dede yadigarı evimize ve kendinize iyi bakın!
Hoşçakalın geride bırakmak zorunda kaldığım terasım, manzaram, incir ağacım, çiçeklerim, kedilerim... Hoşçakal "Arap yarımadası"na dönen "tarihi yarımada"m! Samatya sahilim, balıklarım, midyelerim, ad taktığım martılarım, defne ağacına her yıl aynı yuvaya dal taşıyan kocamış kargalarım... Sokaklara sığmayan çöpler, aralarından slalom yaptığım balgamlar, kayıp yaşamlar, tepemize diktikleri baz istasyonları... Arada sırada kısa süreli de olsa görüşürüz...
Hoş geldin tam olamasa da sessizlik, tam olmasa da ucundan saygı, hoşgeldin huzur ve uyku...vb.vs. Hoşbulduk Halkalı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder