şu yorgun kalpten
gelen fısıltıları
dinledim
söyledikleri
gerçek miydi
yalan mı
bilemedim!
beton tepelerden tırmanıp
bilgeliğin ağaçlarına tünemek için
hangi patikadan gitmeliydim
bilemedim...
likenli kayaları aşıp
ormandan gelen
fısıltıları izledim
saf bilincin gövdesinde
büyüyen bir ayak sesiydim
yıldızları
parmaklarımla sayamaz olduğumda
fısıltılarla yüzdüm
durgun koyda
boş şişenin ağzında
önce ıslık çalan
sonra
fısıldayan
rüzgar
içmeden sarhoş
her daim berduş...
şişede durduğu gibi
durmaz derler
ben de
döndüm durdum
kendi etrafımda
rüzgarın sesiydi
dinlediğim
söyledikleri
gerçek miydi
yalan mıydı
bilemedim...