Geçmişi olduğu gibi saklayamayız... Hafızalarımızda değişime, kayba uğrar... Fotoğraflarda anı hapsetsek de "an"ın "anıları" erozyona uğrar... Zamanın yıpratıcı ve silici yanını her an yaşarız; Fotoğraflar sararır, sevdiklerimizi kaybederiz, eşyalar eskir ve geçmişin izlerini taşırken yorgun düşerler...
Yıllardır eski eşya, obje, kitap ve belge tarzında bulabildiğim; kendimce özel ve güzel olanları saklamaya çalışıyorum... Bunlarla da anıları... Eşya ile geçirdiğiniz her gün birlikteliğiniz özel bir geçmiş oluştururken hikayeleriniz olur...İşte o hikayeleri bulmaya çalışıyorum...Kişi için biricik olan hikayeleri... Kimbilir kime aitti bu Portakal Likörü şişesi hiç açılmadan kalmış 40 yıldır! Hiç tanımadığım bir ailenin toplu fotoğrafında kimler hayatta şimdi, Şu hasır balıkçı şapkasının sahibi ne balıklar tutmuştu?
Bir kartpostaldaki iki saygı dolu cümle ile derin bir aşkı okuyabilmek... Şu yarı paslı Kevgirden geçirilen geçmişin o nefis kokulu, ince kabuklu domateslerini hayal edip; "o"hayalde koklayabilmek...
İnsan yaşamın zorlukları ve sorunlarını bir yerde, bir nebze aşıp bir düzen kurabildiyse kafası olmadık şeylere çalışmaya başlar işte kendi izini bırakır her geçtiği yere, dünya üzerine... o da yetmez kendinden daha zeki bir başka varlık ya da gelişmiş bir yaşam tarzı var mı diye sorgular... zira bir yanda zirvede olmak isteği hakimken diğer yanda zirvedeki yalnızlığı yaşar...
Bu yalnızlığı belki bir gün aşma umuduyla ve gelecek nesillere geçmişten bir şeyler iletebilmek için farklı uygulamalara soyunur...
İşte size birkaç örnek:
*1977'de fırlatılan Voyager uzay araçlarında bulunan gramofon kayıtları "Voyager altın plakları" dünya dışı akıllı yaşam formlarının ya da gelecekteki insanların bulması niyetiyle dünyadaki hayatın ve kültürlerin çeşitliliğini gösteren seçilmiş sesler ve görüntüleri içeren kayıtlardır. Voyager uzay araçları dünyadışı uygarlıklar tarafında bulunsa bile Voyager-1'in en yakın yıldıza 40.000 yılda ulaşabileceği düşünüldüğünde bu çok uzak bir gelecekte olacak...
Bu yalnızlığı belki bir gün aşma umuduyla ve gelecek nesillere geçmişten bir şeyler iletebilmek için farklı uygulamalara soyunur...
İşte size birkaç örnek:
*1977'de fırlatılan Voyager uzay araçlarında bulunan gramofon kayıtları "Voyager altın plakları" dünya dışı akıllı yaşam formlarının ya da gelecekteki insanların bulması niyetiyle dünyadaki hayatın ve kültürlerin çeşitliliğini gösteren seçilmiş sesler ve görüntüleri içeren kayıtlardır. Voyager uzay araçları dünyadışı uygarlıklar tarafında bulunsa bile Voyager-1'in en yakın yıldıza 40.000 yılda ulaşabileceği düşünüldüğünde bu çok uzak bir gelecekte olacak...
*Geçtiğimiz yıl bazı New York'ta aşağı Wall Street İşadamları Derneği tarafından 1914 yılında hazırlanan (100 yıl önce) kapatılan ve içinde gelecekte okunması amacıyla saklanan mektup ve ticari belgelerin bulunduğu bir ''zaman kapsülü'' düzenlenen törenle açılmıştı... kapsül aslında 1974 yılında açılmak üzere saklanmıştıı fakat derneğin 1974 yılında yaşanan mali kriz sonrası kapanmasıyla, zaman kapsülünün de kaybolmuştu...90'lı yıllarda bir küratör tarafından Manhattan'ın Chelsea semtindeki bir depoda bulunan kapsülün, zamanın tarihçileri tarafından alınan ortak kararla, 2014 yılında açılmasına karar verilmiş... Bronz kaplı zaman kapsülünden Wall Streetli işadamları tarafından hazırlanan 26 mektup, çeşitli ticari belgeler, madalyonlar 23 Mayıs 1914 tarihli New York Valisi Martin Glynn'in iyi dilek telgrafı ve bir de New York Times gazetesi çıkmıştı...
*2114 yılında açılmak üzere lise öğrencileri tarafından hazırlanan yeni bir zaman kapsülünde çeşitli mektuplar, doküman ve günümüze ait kişisel eşyaların yanı sıra geçmiş tarihli Lady Gaga bileti de bulunuyormuş...
*220 yıl önce Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nın önemli isimlerinden ve ABD'nin kurucularından Samuel Adams ve Paul Revere tarafından gömülen zaman kapsülü açıldı ve içerisinden 1795'ten kalma madeni paralar, gazeteler ve diğer belgeler ortaya çıkmış...Ayrıca kutu ilk olarak 1885 yılında bulunmuş ve tekrar saklanmış!
Steve
Steve Jobs'un 1983 yılında arkadaşlarıyla gömdüğü zaman kapsülü 30 yıl sonra National Geographic ekibi tarafından bulunmuştu...
Beynim bir "zaman kapsülü" ama geçmişi hiç bozulmadan saklaması imkansız...Bazen de koku ve sesleri, anların duygusunu saklamada başarılı...
Eski Hayat Bilgisi ya da Tarih kitabının sararmış sayfaları arasından 40 yıllık çapariler ilk günkü gibi olmasa da karşımda ...başka bir kitabın , ansiklopedinin içinden kurumuş yasemin, fulya ve küpe çiçekleri, açık hava sinemasının bileti...parkamın cebinde kalmış bir bildiri...
patlıcan, biber kızartmaları, sarımsaklı yoğurt...kaynayan sütün buharı, sütlaçlar, aşureler...Tepsi tepsi ev baklavaları,güllaçlar...ıspanaklı, kıymalı açma börekler, piştiği davul fırının yuvarlak tepsileri, sapı kabartmalı eski çatal kaşıklar, kenarı altın yaldızlı, sırlı bardaklar, kenarı oya işli masa örtüleri, elbezleri...muşamba masa örtüsünün aslan ayaklı masa ile 50 yıl birlikteliği; masa ile muşamba arasında yapışıp kalmış, kesilip alınmış çocukların kakülleri, perçemler, delikli kuruşlar, okuma bayramından kurdelalar...Çeyiz sandığında hiç evlenemeden ölüp gitmiş halamın çeyizi...
sigaradan sararmış parmak aralarının çekilmemiş fotoğrafları... yaşlılıktan yamuk yumuk uzayan tırnaklar, farklı coğrafyalardan fiziki haritalar; yüzdeki, alındaki kırışıklıklarla yoğrulmuş acı tatlı günlerin tüm mimikleri kontrol altına almış olgunluğu nadir gülümsemelerdeki derin uçurum...el öpüp bayram harçlığı ve asla kullanmayacağım mendilin cebime tıkıştırıldığı günler...
her gün bakkala gelen üç kuruşluk garip ama tüm çocuk dünyamı istila eden oyuncak diyemeyeceğim basit şahaserler, patenti alınmamış buluşlar...bakkalın teneke kutudan kesekağıdına aktardığı 50 kuruşa 250 gr. kremalı gofret...at arabalı çamaşır suyu satıcıları, temizliğin kokusu...Westernlerin posta arabalarına benzeyen atlı ekmek arabası, omuzunda askısı ile çiğer satıcısı... alaturka tuvalette çömelmekten basur başlangıçı, alafrangaya geçince taret musluğunun prinç borusuna kurusun diye asılan taret bezleri...
dedemin ekşi ter kokusuna karışmış sabah kahvesi ve Cumhuriyet gazetesinin makalelerini bize okutma ritüeli...omuzunda terden sırılsıklam bir mendille meddah sanatçısı, terlese de sırtından çıkartmadığı hırkası..Anneannemin üzerinde yemeklerle karışık anaç bir kokusu, kısa bacağıyla sağa çeken yürüyüşü, annemin bakımlı olmaya çalışan üç çocuklu ev kadını halleri,değişen saç modelleri, tutmayan hesaplar, ihtiyaçtan kırılan kumbaralar...
hangi birini anlatsam; ne kadar hatırlıyorsam belki on katı uçtu gitti o güzel, garip ama kendine özgü o günlerin...Anıları olduğu gibi saklayamazsınız o yüzden anıları bize hatırlatacak eşyalar ile yaşayın ama böyle bir imkanınız yoksa ölmeden önce açacağınız kendi zaman kapsülünüzü yapın... eğer kapsülü siz açıp huzurlu ve mutlu bir şekilde ölmeyi başaramazsanız; gelecekte torun torba onları satıp "hologram bir oyun" alabilirler!
-devam edecek-