26 Ekim 2015 Pazartesi

Kalp Kalbe Karşı-II-

Fotoğraf: Cüneyt Gök-Küçükçekmece gölü-2015


Kalp kelimesi okunurken a harfi inceltilmezse sahte anlamına gelir...Oysa inceltince temel görevi vücuda kan pompalamak olan organ olur... Yürek kelimesi ise işin içine duyguları ve vicdanı katar...yaşama heyecanı ile atar, sevdalanır, kırılır bazen onarılır, bazen onarılamaz...
Kalp hem "motor"dur hem de "metafor"...Elimizi göğsümüzün sol tarafına koyduğumuzda, kalbimizden gelen sesin nedeni kulakçık ile karıncık arasındaki kapakçıkların açılıp kapanmasıdır bu ses bende biraz abarmış durumda ve ritm giderek aritmiye dönüşüyor kafasına göre saati saatine uymuyor!
Kalbin odacıkları var; hem fiziken hem mecazen...
ruhen o odacıklara sıkıştığımız olur, daralırız...yürek deyince "gönül"de gelir akla ve bazen ferman dinlemez olur!
Sonra "yürekli" oluruz birden sanki herkesde yokmuş gibi bir kalp...mert ve cesur oluruz...zaman bu cesareti gitgide kırar ve o odacıklara hapsoluruz...uzak denizlere açılmak bir yana kendi iç denizimizde boğuluruz!
Şimdi çırpınıyorum; bazen debelenince boğulman kolaylaşır ama boğulmaktan kurtulmak için çırpınıyorum; yüreğimin götürdüğü yere gitmek için...yeniden eskisi gibi atması için çırpınıyorum...
Kalpler kalplere karşı olmalı...birbirine dokunmalı üç köşesinden...düşüncelerimiz, hayallerimiz ve sevgimiz tam anlamıyla bir olmasa da daim olsun! 

23 Ekim 2015 Cuma

Kalp Kalbe Karşı!-I-



Başında başlığa I yazdım...II.yi de yazmaya niyetliyim!
Yorgunum yıllar... neler yaşadığımın şahidi bu gözler...sevinç ve acısını tadan da bu yürek...öğle yorulmuş ki artık atmak istemiyor bir yandan, diğer yandan da pır pır kelebek kanadını çırpıyor durup dururken...sonra içimden yankılanarak yükseliyor boş kütüklerden yapılma uzak tamtamların sesi... "hadi koş" diyor! koşarsan varırsın... nereye varacağımı düşündüğümde çok da cazip gelmiyor zira artık hayatımda koca bir risk var... uzak kaldığım doğanın kucağına öyle bir koşasım var ki düşünmeden...sonra düşününce uzaklaşıp soluklaşıyor her şey; gerçekliğini yitiriyor...tek gerçek yaralı bir kalp ve "momento mori" fotoğrafları çeken ruhum..."Fani olduğunu hatırla" diyor!Memento te hominem esse-Sadece bir insan olduğunu hatırla.Respice post te! Hominem te esse memento!Arkana bak! Sadece bir insansın, hatırla!

Rahmetli ağabeyim son şarkısını söyledi "Kalbe Kiralık Aşklar"dedi...ben de ekleme yapmak istiyorum "her şey bir illüzyon"
kendi kendimizi kandırıp avuttuğumuz bir dünya...gerçekler harbiden acı ve her an her yerde...düşünürsen kafayı yersin, düşünmeden de yaşayamam...
Ab uno disce omnes-"Bir şeyden her şeyi öğren"...
 ya da her şeyden bir şeyi... "Neyi"?...
Mea culpa
Benim hatam!...Hatalar tekrarlanır çünkü hata yaptığımıza inanmak istemeyiz...aslında çok vahim değil; basit hatalar göreli bir durum...doğru olabilecek bir çok yolu görüp girememek...her yolun seni daha da uzaklaştırması ve varamamak...Hayat i
şte bu koskoca yollar ağında yolunu bulamamak ve beyhude biçimde bu arayışa devam etmek...

Ruh ve kalp eşini ararken yoruluyor işte!Her gün kendi gerçeklerin ve hakikat çatışırken yoruluyor işte! Kırılınca hayallerin, ulaşamayınca denizin kıyısına dağların arasındaki yolda kaybolup kaybolup yine aynı yere çıkıyorsun...Duvara toslamak bu işte! Sürgünde olmak,sevdiğin; seni sen yapan şeylerden uzak olmak seni ancak "derbeder" yapar... Medicus curat, natura sanat
Doktor tedavi eder, doğa iyileştirir...
"Kalp kalbe karşıdır" diye düşünmek isterken kendi kalbimi karşıma aldığımı görüyorum ve yazıyorum tüm hissettiklerimi her gün döküp satırlara konuşur gibi rüzgarla...Tüm sevdiklerim, dostlar "Verba volant, scripta manent"-Söz uçar, yazı  kalır.

14 Ekim 2015 Çarşamba

yine de ölüyoruz...












basitiz
zannediyoruz
aslında karmaşığız
...
karmaşığız
ama yine de
ölüyoruz
...
karmaşığız
sokaklardan caddelere nehir
duvarlara sarmaşığız
...
malesef
iki türlü de
birbirimizi
boğuyor
boğuluyoruz!
...
bilinçsizce
çoğalıyor
sonra
istem dışı
azalıyor
azaltılıyoruz!
...
inmemek için merdivenden
asansöre
biniyor
özneyken
nesneye
indirgeniyoruz
...
kararsız
tutarsızız
kalabalıklar arasında
yalnızız
bu yüzden
daha çabuk
ölüyoruz
...
karmaşığız
ve yine de
ölüyoruz
bir sınırı
ortadan
ikiye bölüyor
adına
"yeni sınır"
diyoruz
...
içimiz kan ağlarken
gülebiliyor
birbirimizi
nedensiz
sevebildiğimiz gibi
nefret de
edebiliyoruz
...
henüz kendi ölümüzü
yıkayamasak da
yine de
ölüyoruz...

13 Ekim 2015 Salı

milim ve ramak...


hep milim kalıyor
gülümsemeye
güneşli bir günde bile...
hele hele
sevmeye
hiç tahammül yok...

her gün atışıyoruz
çatışıyoruz
trafikte
işte
alışverişte
hatta
evde bile...
ramak kalıyor
birbirimizi
bir hiç uğruna
öldürmeye...
silikleşen ne varsa
baktığım yönde
beni de siliyor...


kasvetli bir günde
eksik dörtlükte
kırık bir pencereden
biraz ışık sızıyor
ama kapı kapalı
anahtar ölmüş
kilidi
üstünde...